Köşe Yazısı Güncelleme Tarihi: 9 Ağu 2016 12:25

15 Temmuz Kalkışması

15 Temmuz Kalkışması
15 Temmuz kalkışması herkeste bir şok etkisi meydana getirdi.

Söz konusu kalkışma sonrası medyada veya halkta şöyle bir kanı oluştu. AK Parti bunlara yol vermeseydi, bunlar bu kadar yol alamazlardı.

Peki iddialar doğrumu?

Hulusi Akar’ın yaveri, vermiş olduğu ifadede 1989’da sınavlara girdiğini ve sınava girdiği günden bir gün önce soruların geldiğini söyledi. Büyük ihtimalle askeriyenin içindeki dış güçlerin uzantıları olan yapılar bu soruları vermişti.

O zaman AK Parti yoktu. Hakeza 28 Şubat sonrasında devrin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Feto lideri fetullah gülen ile el ele poz verdiğini de unutmayalım.

Sonrasında Ecevit’le samimi görüşmeleri de var.

Şefaat yetkim olsa Tayyip Erdoğan’a şefaat ederim demedi bu feto. “Ecevite şefaat ederim” dedi.

Ya diğerleri

Ayrıca 17-25 Aralık 2013 tarihinden bu tarafa feto örgütünün her sunduğu tapeye tuzlukla koşanlarda AK Partili değildi.

CHP ve diğerleri Tayyip Erdoğan’ı sıkıştırmak için fetonun sunduğu her türlü yalan dolanla hazırlanmış evrakı kabul ettiler.

Medyamızda öyle değil miydi? Fetonun her türlü numarası aynen kabul edilmiyor muydu?

Şu an AK Parti içinde hala fetonun yolundan gidenlerin olması muhtemeldir. Kendilerini gizliyordur. Pirincin içindeki beyaz taş misali.

Ama CHP de olanlar.

Ya da MHP’de olanlar.

Belki HDP’de bile vardır.

Sonuçta kendi düşüncesini saklayıp, girdiği ortamın rengine bürünen bir yapıdan bahsediyoruz.

Geçenlerde bir fotoğraf vardı. Türk solu dergisinin uzun sakallı elemanına ait. Sakalları kesilmiş tam fetocu olmuş.

Bu insanlar böyle ise, CHP, MHP, HDP’de olmaları da mümkündür.

Ayrıca medyadaki uzantılarını da düşünmek lazım.

Gizli fetöcü olan veya fetöye destek çıkan.

Daha düne kadar üst akıl, feto vs. gibi kavramlarla dalga geçenler…

Devlet kurumları kendi içinde ayıklama yaparken AK Parti, CHP, MHP, HDP’nin de ayıklama yapması gerekir.

Ayrıca 15 Temmuz kalkışmasından sonra, muhalif basının 17-25 Aralık darbesi, MİT Tırları hadisesi, Uludere vs. diğer konulardaki görüşleri 14 Temmuz gibi mi olacak?

Yoksa o görüşlerinde bir değişiklik olacak mı? (Sözcü gazetesinin 15 Temmuz kalkışmasından bu tarafa Tayyip Erdoğan’la ilgili manşet atmaması enteresan. Acaba Fehmi Koru’nun Sözcü gazetesinin ilk kurulduğu zamanlarda sahibi
ile ilgili ortaya attığı iddialar doğru mu?)

Yani fetöcüleri temizleyelim deyip ama fetöcülerin sunduğu tapeleri ve atmış oldukları iftiraları ne yapacağız. Gazeteciler o
konularda hala devleti mi suçlayacaklar.

17/25 Aralık’la ilgili fetönün argümanları mı konuşacaklar.

Ya da MİT tırları hadisesinde IŞID’e silah mı gönderiliyordu diyecekler.

Medya ve siyasi partilerin bu gibi konularla ilgili görüşlerini revize etmeleri ve değiştirmelerini de beklemeliyiz.

Fetönün ABD veya AB adına ülkemize çekmiş olduğu operasyonları kabul ederek, 15 Temmuz sonrasında medya ve siyasi partiler devam edemez.

Bütün bu iddiaları reddederek işe biryerden başlamalılar.

Sonuçta bunlar, bu fetöcüler yerli bir hareket değil.

Büyük ihtimalle ABD adına kurulmuş bir yapı, ya da daha sonra ABD tarafından ele geçirilmiş bir yapı.

Düşünmüyoruz ama devlet kademelerinde topladıkları haberleri (yani istihbaratı) kendileri kullanmıyordu. Başka biri için bu haberleri topluyorlardı.

Esasında onu da düşünmemiz ve onu da konuşmamız lazım. Sadece feto kendi başına kendisi için kalkıştı olarak düşünmemek lazım.

Neden kalkıştı. Kendi elemanları için mi yoksa Suriye-Irak haritası için mi?

“Kendi elemanları tasfiye olacaktı, tasfiye edilmelerini engellemek için” denilebilir. Ama bu söylem alttaki adamları motive etmek için olabilir. Yoksa sırf bu düşünce resmi doğru anlamamıza yetmiyor.

Ama esas istenilen sonuç Türkiye’yi kontrpiyede yakalamak. Suriye-Irak’ta pkk-pyd devletine alan açılmasını sağlamak.

Eğer kalkışma başarılı olsa idi, büyük ihtimalle Katar ve Suudi Arabistan’da da ihtilal olacaktı. Ama çok şükür bizdeki
kalkışmayı engelledik.

Peki bu fetönün para hareketlerini ne kadar engelledik.

Bence adliye, maliye, askeriye ve diğer kurumlardaki sempatizanlarını tabi ki tasfiye edelim. Bunların neler yapabileceklerini 15 Temmuz’da gördük zaten.

Ama finans ayağının da üstüne gidilmesi ve muhakkak tasfiye edilmesi lazım.

Sonrasında siyasi ayağının da gözden geçirilmesi gerekir.

Tabi burada fetöcü olmayan siyasiler de vardır.

Ama darbenin arkasında dış güç varsa ki muhakkak vardır, o zaman darbe olsaydı eğer ABD ve İngiltere’ye yakın ekiplerin başa gelmesi muhtemeldi.

O zaman onların da tasfiye edilmesi ve fetöcü olmayan ama darbeden bi şekilde haberdar olup başa geçmesi muhtemel siyasilerin de tasfiye edilmesi gerekmektedir.

Devlet aklının sıhhat ve selameti bunları gerektirir.

[email protected]

 

Ekleme Tarihi: 9 Ağu 2016 12:25