Politika Güncelleme Tarihi: 26 Eki 2024 10:32

Baykal'ın Öcalan'la ilgili yazılmasını istemediği sözler

CHP’nin 6. Genel Başkanı Deniz Baykal, istifasından sonra PKK terör örgütü lideri bebek katili Öcalan ile ilgili sözleri yeniden gündem oldu.

deniz baykal

Baykal’ın, Öcalan’la İlgili Yazılmasını İstemediği Sözler

CHP’nin 6. Genel Başkanı Deniz Baykal, istifasından sonra evinden pek çıkmıyor, yalnızca belli isimlerle görüşüyordu. Bu durumu uzun süre devam etti. Evinin bulunduğu Angora Sitesi’nin yöneticisi Mehmet Kemal Ünsal, daha önce bürokraside önemli görevlerde bulunmuştu. Bir gün Baykal’ı ziyaret etti ve “Sayın genel başkanım, komşularınız sizi özledi. Lokalimize çay/kahve içmeye buyurun. İzninizle bir sohbet toplantısı düzenleyelim” dedi.

Baykal, bu öneriyi memnuniyetle karşıladı. Angora Evleri Sitesi yönetim binasının alt katında 100 kişilik bir salon bulunmaktaydı. Baykal’ın sohbete geleceği duyuruldu ve toplantı, 10 Şubat 2014 tarihinde gerçekleştirildi.

BAYKAL’A GÖRÜNMEMEK İÇİN

Rahmetli Deniz Baykal’ın uzun bir aradan sonra konuşmaya başlaması elbette ilgi çekiciydi. Ancak, tanıdığım Deniz Baykal’ın bazı sorulara verdiği cevapların yazılmasını istemeyeceğini düşünüyordum. Baykal’ın konuşacağını öğrenince toplantıya katıldım. Salonun arka tarafında, duvar kenarına oturdum; onun beni görmemesini istiyordum. Toplantı sonunda, Baykal’a görünmeden ayrılıp söylediklerini gazeteme ulaştırmayı planlıyordum.

Eve dönüp bilgisayarı açtığımda haberin başlığını yazıyordum. Baykal, “Apo, yarın Meclis sıralarına oturursa sakın şaşırmayın” dedi. Ardından, siyaset yasağı nedeniyle milletvekili seçimine katılamayan Recep Tayyip Erdoğan’ın, siyaset yasağının kaldırılmasına neden “Evet” dediğini anlattı. Gerçekten de çok çarpıcı bilgiler Baykal’ın konuşmasında ardı ardına geliyordu. Komşuları, kendisine çeşitli konularda sorular yöneltti.

BAYKAL ARADI

Notlarımı aldıktan sonra Baykal’ın konuşmasını yazmaya başladım. Tam o sırada telefonum çaldı. Arayan Deniz Baykal’dı. “Şu anda ne yazdığını biliyorum. Lütfen bunları yazmayın. Orası aile toplantısıydı. Seni görmediğimi sanıyordun; bana görünmeden gittiğinin de farkındayım” diyerek ardından bir kahkaha attı.

Bu durumda yapacak bir şey yoktu. Özellikle Erdoğan’ın siyaset yasağının kaldırılması ve Abdullah Öcalan’ın Meclis sıralarında oturabileceğine dair sözlerinin kesinlikle yazılmamasını rica etti. Diğer bölümleri yazmak istediğimi belirtince, “Peki, onları yazabilirsin” dedi.

SUSKUNLUĞUNU BOZDU

Angora Evleri Sitesi’nde ev satışlarında “Deniz manzaralı” olanlardan bahsediliyormuş. Yönetici Mehmet Kemal Ünsal, “Deniz Baykal’ın evini gören evler için ‘Deniz manzaralı’ deniliyormuş. Önü açık olunca, ‘Deniz manzaralı’ olunca evin değeri de yüksek oluyordu” dediğinde gülüşmelere yol açtı. Baykal da bu duruma gülmüştü.

Basına açıklama yapmayan Baykal, komşularının dikkatle dinlemesine sebep oldu. İşte o gün, “Yazılmasını istemediği bölümler” dışında şunları söyledi:

“Türkiye, Cumhuriyet kuşağı insanların hiçbirinin tanık olmadığı, tahmin etmediği bir tabloyla karşı karşıya. 4 bakan birden yolsuzluklar nedeniyle istifa ettiriliyor, çocukları tutuklanıyor, bakanlarla ilgili fezlekeler TBMM’ye gelemiyor. Görevdeki Adalet Bakanı hakkında iki fezleke hazırlanıyor. Bu tabloyu ortaya koyan yargı mensupları, emniyet mensupları yerlerinden ediliyor ve hepimiz bunu seyrediyoruz. Tartışılanların doğru olup olmadığı konusunda kamuoyunun ilgisi kapatılmaya çalışılıyor. Medya, internet baskı altına alınıyor. Sanki yapılanlar doğal bir şeymiş gibi unutturulmaya çalışılıyor ve bunda da mesafe alınıyor.”

YAYGIN, BARIŞÇIL TEPKİ

“Ülkede yaşananlar vahim. Yolsuzluk ayağa düşürülüyor, korku, kaygı konusu olmaktan çıkarılıp sıradanlaştırılıyor. Yolsuzluğu olanlardan medet umulması, bunların itibar görmesi, toplumun yolsuzluklara alışmaya başlaması gibi bir süreci yaşıyoruz. Bugün yolsuzluklar takip edilebilir olmaktan çıkmış, sisteme, hukuka egemen olur hale gelmiştir. Ülkede bu kadar vahim olaylar oluyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor. Sanki yolsuzluklar yokmuş gibi gereği yerine getirilmiyor, hukuk yok sayılıyor. Herkes, olaylara karşı daha etkin, yaygın demokratik tepkinin konulmasını istiyor. Bu tepkiler barışçıl olmalı. İnsanlar da tepkiyle ikna edilir. Türkiye’de, tepkiyi ortaya koymada üzerimize düşeni yapmıyoruz. Tepkiyi organize etmesi gereken muhalefet partileridir. Kontrol altındaki medya demokratik tepkiyi teşvik etmediği gibi, kontrol altında olduğu için tepkiyi farklı yöne çekip yansıtıyor. Çok ciddi tepkiyi organize etmemiz lazım.”

5 YILDA 15 GÜN İHTİYAÇ OLUR

“Cumhurbaşkanının partilerüstü olması gerekir. Kendisi yakın dostum olan Abdullah Gül, partinin üç önemli isminden birisiydi. O, yürütmeyle işbirliğini kesmemişse, yanlışlıklara karşı etkin müdahale gelmez. 5 yıllığına seçilen Cumhurbaşkanına 15 gün ihtiyaç olur. Bu da kriz dönemidir. Böyle durumlarda birinin, sapıtan yürütmeye karşı ‘dur’ demesi lazım. O yüzden günlük siyasetin üstünde görev yapmak zorunda. Cumhurbaşkanı iktidarın önünü kesmeyecek ama toplumun temel değerlerini taşıyan birisi olmalı.”

Baykal’ın 10 yıl önce dikkat çektiği tehlikeler, bugün daha da artmış durumda. Rahmetli Ozan Arif de, yıllar önce Öcalan için şunları yazmıştı:

“İmralı’dan o melun çıkarsa da şaşmayın / Bunlar onu Meclis’e sokarsa da şaşmayın / Yakasına madalya takarsa da şaşmayın / Şehitlerin öcünü almaktan caydı bunlar / İhanetin adını ‘açılım’ koydu bunlar.”

Yazar: Saygı Öztürk
Yayınlanma: 26 Ekim 2024
Güncelleme: 26 Ekim 2024

Ekleme Tarihi: 26 Eki 2024 10:32