1943 – 1944 sezonu… Beşiktaş bir sezon sonra kazanacağı şampiyonluğun ayak seslerini rakiplerine hissettiriyor… O dönem 9’uncusu oynanan ligde 6 şampiyonluğunu yaşayacak Fenerbahçe’ye adeta gözdağı veriyordu.
Refik Osman Top yönetimindeki Beşiktaş Vecdi Çapa’lı Baba Hakkı lakaplı Hakkı Yeten’li kadrosuyla büyük sükse yapıyordu.
Herkesin farklı galibiyet beklediği Harbiye maçı için Beşiktaş 22 Nisan 1944’te Ankara’ya giden Beşiktaş’ta sahaya çıkan 11 artık herkesin ezbere saydığı oyunculardan oluşmasına rağmen Kara Kartal sahada hiçbir varlık gösteremiyor ve ilk yarı 3 – 0 Harbiye’nin üstünlüğüyle sona eriyordu.
Devre arasına oldukça sinirli giren Baba Hakkı, Teknik Direktör Refik Osman Top’un konuşmasını bitirmesini beklemeden yüksek bir sesle araya girerek, ‘Adam gibi çıkın oynayın eğer bu sahadan mağlubiyetle ayrılırsak tren biletlerinizi yırtarım, İstanbul’a yürüyerek dönersiniz’ diyordu.
Kaptanın bu konuda gayet ciddi olduğunu bilen oyuncular ikinci yarıda bambaşka bir hüviyetle sahaya çıkarak maçı 48 ve 87de Baba Hakkı’nın, 55 ve 60’ta Vecdi Çapa’nın, 57’de Eşref Bilgiç’in ve 82’de Kemal Gülçelik’in golleriyle 6 – 3 kazanıyordu.
Cumartesi günü de benzer bir tablo vardı karşımızda. Maçın mutlak favorisi Beşiktaş, sahaya beklendik 11’i ile başladı. Ancak ilk yarıda Marcelo Antônio Guedes Filho’nun volesini saymazsak pozisyon üretemedi.
Topla oynamada yüzde 60’a 40 Beşiktaş üstünlüğü olsa bile 40 gün 40 oynansa berabere biter dediğimiz maç. 8’inci dakikada Beşiktaş defansının inanılmaz amatör hatası ve 44’üncü dakika da yine defansın orta sahadan slalomlarla süzülen Armindo Tué Na Bangna’yı nam-ı diğer Bruma’yı seyretmesini takip etmesi nedeniyle 2 – 0 bitti.
Sahada duran 11 Beşiktaşlı futbolcu maç oynamak bir yana birbirleriyle paslaşacak halde dahi değillerdi. Hatlar arası kopukluk bir ara 25 – 30 metrelere dayandı. Tüm oyuncuların üzerinde inanılmaz bir baskı ve heyecan vardı. Öyle ki top benden gitsin de sonu ne olursa olsun anlayışı hâkimdi diyebiliriz.
Ancak ikinci yarı bambaşka bir takım çıktı sahaya. İlk yarı yokları oynayan Oğuzhan Özyakup çıkmış yerine Anderson Souza Conceição girmişti. Yine forvette yalnızlıktan ezilen Cenk, yanına gelen Vincent Aboubakar sayesinde nefes almıştı.
Zaten ikinci devre başlar başlamaz Anderson Souza Conceição’nun ayağından kaçan gol bu çocuk ilk yarı neden oynatılmaz sorusunu akıllara getirdi.
Hadi Vincent Aboubakar formsuzdu, takıma adapte olamadı vs. ama Benfica maçını kurtaran, taraftarın benimsediği Talisca bu moralle 40 bin kişi önünde ilk yarıda da sahada olsa nasıl bir fark yaratırdı bilemiyorum. Sanıyorum bu soruyu ben kadar Şenol Güneş’te kendine soruyordur.
İkinci yarıya böyle güçlü çıkan takıma elbette birinin eli değdi. Bu isim Şenol Güneş mi yoksa kulağımıza gelen duyumlar doğru ve devre arası takımı kendine getiren tokadı atan (elbette mecazi anlamda) Fikret Orman mı orası muamma.
Ancak kimin eli değdiyse eline sağlık, bambaşka bir Beşiktaş izledik ikinci yarı. İlk yarı yan hakem olmaya öykünen Ricardo Andrade Quaresma Bernardo ikinci yarı Q7 formasıyla çıktı sahaya.
Sağdan ve soldan ceza sahası içine giren deyim terindeyse ortalığı karıştıran Q7 ikinci golün hemen ardından öyle güzel bir servis yaptı ki Cenk Tosun’a pozisyon ancak zamanlama hatasıyla heba olabilirdi, öyle de oldu.
Maçın dönmesinde Jan Olde Riekerink Bey’in geç oyuncu değişimi ve nasıl olduğunu anlamadığımız 60’tan sonra Galatasaray takımının tamamen oyundan düşüşünün etkisi çok büyüktü.
İnsan kendine sormadan edemiyor, sahi bu takım ligin 5’inci haftası oynanırken nasıl oluyor da hala kondisyon sorununu aşamıyor. Koskoca yaz kampında bu takım ne çalıştı ya da çalıştı mı?
Durum böyle olunca Beşiktaş’ın galip gelmesi dahi işten bile değildi ama makus kaderini yenemeyen Beşiktaş sahadan beraberlikle ayrılmak durumunda kaldı. Şimdi sırada Şampiyonlar Ligi Maçı var. Aynı defans hataları burada da tekrarlarsa korkarım maçın hikayesi Cumartesi gibi olmaz.
Refik Osman Top yönetimindeki Beşiktaş Vecdi Çapa’lı Baba Hakkı lakaplı Hakkı Yeten’li kadrosuyla büyük sükse yapıyordu.
Herkesin farklı galibiyet beklediği Harbiye maçı için Beşiktaş 22 Nisan 1944’te Ankara’ya giden Beşiktaş’ta sahaya çıkan 11 artık herkesin ezbere saydığı oyunculardan oluşmasına rağmen Kara Kartal sahada hiçbir varlık gösteremiyor ve ilk yarı 3 – 0 Harbiye’nin üstünlüğüyle sona eriyordu.
Devre arasına oldukça sinirli giren Baba Hakkı, Teknik Direktör Refik Osman Top’un konuşmasını bitirmesini beklemeden yüksek bir sesle araya girerek, ‘Adam gibi çıkın oynayın eğer bu sahadan mağlubiyetle ayrılırsak tren biletlerinizi yırtarım, İstanbul’a yürüyerek dönersiniz’ diyordu.
Kaptanın bu konuda gayet ciddi olduğunu bilen oyuncular ikinci yarıda bambaşka bir hüviyetle sahaya çıkarak maçı 48 ve 87de Baba Hakkı’nın, 55 ve 60’ta Vecdi Çapa’nın, 57’de Eşref Bilgiç’in ve 82’de Kemal Gülçelik’in golleriyle 6 – 3 kazanıyordu.
Cumartesi günü de benzer bir tablo vardı karşımızda. Maçın mutlak favorisi Beşiktaş, sahaya beklendik 11’i ile başladı. Ancak ilk yarıda Marcelo Antônio Guedes Filho’nun volesini saymazsak pozisyon üretemedi.
Topla oynamada yüzde 60’a 40 Beşiktaş üstünlüğü olsa bile 40 gün 40 oynansa berabere biter dediğimiz maç. 8’inci dakikada Beşiktaş defansının inanılmaz amatör hatası ve 44’üncü dakika da yine defansın orta sahadan slalomlarla süzülen Armindo Tué Na Bangna’yı nam-ı diğer Bruma’yı seyretmesini takip etmesi nedeniyle 2 – 0 bitti.
Sahada duran 11 Beşiktaşlı futbolcu maç oynamak bir yana birbirleriyle paslaşacak halde dahi değillerdi. Hatlar arası kopukluk bir ara 25 – 30 metrelere dayandı. Tüm oyuncuların üzerinde inanılmaz bir baskı ve heyecan vardı. Öyle ki top benden gitsin de sonu ne olursa olsun anlayışı hâkimdi diyebiliriz.
Ancak ikinci yarı bambaşka bir takım çıktı sahaya. İlk yarı yokları oynayan Oğuzhan Özyakup çıkmış yerine Anderson Souza Conceição girmişti. Yine forvette yalnızlıktan ezilen Cenk, yanına gelen Vincent Aboubakar sayesinde nefes almıştı.
Zaten ikinci devre başlar başlamaz Anderson Souza Conceição’nun ayağından kaçan gol bu çocuk ilk yarı neden oynatılmaz sorusunu akıllara getirdi.
Hadi Vincent Aboubakar formsuzdu, takıma adapte olamadı vs. ama Benfica maçını kurtaran, taraftarın benimsediği Talisca bu moralle 40 bin kişi önünde ilk yarıda da sahada olsa nasıl bir fark yaratırdı bilemiyorum. Sanıyorum bu soruyu ben kadar Şenol Güneş’te kendine soruyordur.
İkinci yarıya böyle güçlü çıkan takıma elbette birinin eli değdi. Bu isim Şenol Güneş mi yoksa kulağımıza gelen duyumlar doğru ve devre arası takımı kendine getiren tokadı atan (elbette mecazi anlamda) Fikret Orman mı orası muamma.
Ancak kimin eli değdiyse eline sağlık, bambaşka bir Beşiktaş izledik ikinci yarı. İlk yarı yan hakem olmaya öykünen Ricardo Andrade Quaresma Bernardo ikinci yarı Q7 formasıyla çıktı sahaya.
Sağdan ve soldan ceza sahası içine giren deyim terindeyse ortalığı karıştıran Q7 ikinci golün hemen ardından öyle güzel bir servis yaptı ki Cenk Tosun’a pozisyon ancak zamanlama hatasıyla heba olabilirdi, öyle de oldu.
Maçın dönmesinde Jan Olde Riekerink Bey’in geç oyuncu değişimi ve nasıl olduğunu anlamadığımız 60’tan sonra Galatasaray takımının tamamen oyundan düşüşünün etkisi çok büyüktü.
İnsan kendine sormadan edemiyor, sahi bu takım ligin 5’inci haftası oynanırken nasıl oluyor da hala kondisyon sorununu aşamıyor. Koskoca yaz kampında bu takım ne çalıştı ya da çalıştı mı?
Durum böyle olunca Beşiktaş’ın galip gelmesi dahi işten bile değildi ama makus kaderini yenemeyen Beşiktaş sahadan beraberlikle ayrılmak durumunda kaldı. Şimdi sırada Şampiyonlar Ligi Maçı var. Aynı defans hataları burada da tekrarlarsa korkarım maçın hikayesi Cumartesi gibi olmaz.
Ekleme Tarihi: 26 Eyl 2016 10:38
