Maç beklenilen 11 ile fakat beklentilerin çok altında geçti diyebiliriz. Şenol Güneş ligde Fabricio Agosto Ramírez’i Şampiyonlar liginde ise Tolga Zengin’i kullanacak gibi görünüyor.
Tabii gelecek hafta oynanacak derbide Şenol hocanın kaleci tercihi büyük bir soru işareti. Bunun dışında defans dörtlüsü sabitlendi gibi.
Sağda her ne kadar Benfica maçında Andreas Beck oynamış olsa da bölgenin esas sahibi Gökhan Gönül gibi duruyor.
Orta ikili Marcelo Antônio Guedes Filho ve Duško Tošić,’den oluşacak gibi. Belki ilerleyen dönemde Luiz Rhodolfo Dini Gaioto formayı bu ikilinin birinden devralabilir ama kısa vadede zor.
Sol kanatta da elbette fişek lakabıyla da bildiğimiz Caner Erkin formayı kaptırmayacak gibi görünüyor.
Gelelim orta sahaya; ön liberoya baktığımızda, Atiba Hutchinson ve Gökhan İnler’in yakaladığı uyum Oğuzhan Özyakup iyileştikten sonra ne olur bilinmez ama şimdilik bu ikili görev almaya devam edecekler.
Sağda Q7 solda maçına göre Olcay Şahan ya da Adriano Correia Claro dönüşümlü oynayacaklar ancak forvet arkası kesinlikle Anderson Souza Conceição’nun olacak.
Anderson Souza Conceição yani nam-ı diğer Talisca Sergen sonrası ilaç olacak gibi. Futbol zekası inanılmaz bir yerde.
Aklıma Mehmet Demirkol’un ‘Talisca giderken Beşiktaşlılar çok ağlayacak’ sözü geliyor. 25 milyon Euro eder mi ya da Beşiktaş bu bedeli ne şartlarda ödeyebilir bunları şimdiden ön görmek zor.
Ama şurası gerçek formanın ve mevkisinin hakkını şimdiden veriyor. Bir de iyice form tutunca sanıyorum Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları bile Talisca’yı seyretmeye gelecekler.
Forvete bakarsak işler burada çok daha karışık Cenk Tosun şimdilik formayı hak eden santrafor gibi görünse de, bu maçta gördük ki Vincent Aboubakar maça girdikten sonra ileri uç hareketlendi.
Tabii Ömer Şişmanoğlu’nu da unutmamak lazım. Şimanoğlu bu iki forvetten çok daha farklı bir yapıya sahip.
Sanıyorum Ömer’i Galatasaraylı dostların bir türlü unutamadığı Mário Jardel de Almeida Ribeiro ile kıyaslamak hata olmaz.
Tabii benzer kalite demek şimdilik zor ama benzer stil demek çok doğru olacaktır.
Maça dönersek, Akhisar Belediye Spor son derece kısıtlı şartlarda, kimse kusura bakmasın Cihat Arslan hocanın müthiş özverisiyle yarattığı can yakıcı bir takım.
Tolunay Kafkas ne yapar şimdilik bilemiyoruz. Ama Beşiktaş maçında göze hoş gelen atak futbol sahaya yansıdı. İlk 25 dakikadan sonra Beşiktaşlı futbolcular maçı kolaya alıp ayağında çok top tutunca Akhisar ciddi baskı kurdu.
Sahayı büyüten Beşiktaş’ın yanında Akhisar son derece realist, dar alanda oynayarak ciddi tehlikeler yarattı. Ancak burada da Akhisar’ın Beşiktaş kalesinde yaptığı bencillikler bir yerde maçın sonunu hazırladı.
Bülent Yıldırım da fena bir maç yönetmedi ama son dakikalarda Duško Tošić’in deyim yerindeyse Muğdat Çelik’e dalmasını es geçmesi affedilemez.
Pozisyon hepimize 2015 – 2016 sezonunda Galatasaray – Başakşehir maçında Néstor Fernando Muslera Micol’un gole giden Cenk Şahin’i indirmesi sonucu sadece sarı kart görmesi geldi.
Ne tesadüftür ki o maçında hakemi Bülent Yıldırım’dı. Hani derler ya olmuyorsa bırak, bırak ki yerine daha iyileri gelsin, bizler de daha keyifli ve adil yönetilen maçlar izleyebilelim.
Şimdi gelelim başlığa Beşiktaşlılık duruşu! Değişiyor bu duruş… Elbette kötüye doğru değil. Başkan Orman’ın liderliğinde şampiyonluklara ambargo koyan bir yapıya devşiriyor kendini.
Efsane 2003 yılında bile yakalanamayan ruh şimdi yakalanmış gibi duruyor. Geçtiğimiz yıla kadar Beşiktaş 2 sezon üst üste şampiyon olamaz inanışı hâkimdi.
Hatta takımın kilit oyuncuları olan Gökhan Töre, Mario Gómez García ve José Ernesto Sosa gittiğinde bu sene şampiyonluk uzak menemene tuz at dedik hep birlikte.
Ama yapılan transferler, oynan oyun menemenin tam tedimadıyla yapıldığını müjdeliyor bize. Durum böyle olunca da Beşiktaşlılık duruşu yeniden tanımlanıyor.
Şerefli ikinciliklerle dolu olan duruş şimdi şerefli şampiyonluklara devşiriyor kendini.
Yazıyı bitirmeden önce küçük de bir dedikodu yapalım. Taraftarlık deyince akla Beşiktaş, dolayısıyla Çarşı gelir. Yazımızın başlığı da Beşiktaşlılık duruşu olunca, hanımefendiden bahsetmek istiyorum.
Biri iyi bir Galatasaraylı olan Fahriye Evcen diğeri efsane yengemiz Şükran Ovalı. Bu iki güzel hanımın futbola ilgisi hepimizin malumu ama…
Fahriye Evcen iyi bir Fenerbahçeli olan Burak Özçivit’le birlikte olmaya başlayınca bir anda takımını değiştirip Fenerbahçeli olarak gündeme geldi.
Hemen hemen aynı dönemde Caner Erkin ile ilişkisi başlaya Şükran Ovalı ise görece Fenerbahçeli olan Caner Erkin’i aldı Beşiktaşlı yaptı. İşte değişmeyecek duruş bu olsa gerek.
Tabii bizim lafımız tamamen latife. Fenerbahçeli dostları kırmak istemeyiz ancak birbirimize takılmayacaksak futbolun keyfi de kalmıyor.
Hepimiz önümüzdeki hafta yaşanacak derbi maçının da böyle güzel, kardeşçe geçmesini diliyoruz. Burada bir çift lafımız da il güvenlik kuruluna olsun. Artık maça gitme yasağına bir son verin.
Böyle ilkellik olmaz. Passo Lig kartının amacı bu yasakları ortadan kaldırmak değil mi zaten? Kim bir taşkınlık yapsa statta elinizle koymuş gibi buluyordunuz hani.
Olası bir olayda hemen müdahale yapılarak ilgili kişilerin bir daha hayatları boyunca maçlara girişleri yasaklanır ve bir daha kimse böyle bir şeye yeltenemez.
Ama biz hâlâ 90’lı yıllardaki sistemi uygulamaya devam ediyorsak burada bir sıkıntı var demektir.
Son sözümüzü de şöyle söyleyelim, bu takım çok marjinal bir şey olmazsa bu seneyi şampiyon bitirir ikincilik içinse aday çok…
Tabii gelecek hafta oynanacak derbide Şenol hocanın kaleci tercihi büyük bir soru işareti. Bunun dışında defans dörtlüsü sabitlendi gibi.
Sağda her ne kadar Benfica maçında Andreas Beck oynamış olsa da bölgenin esas sahibi Gökhan Gönül gibi duruyor.
Orta ikili Marcelo Antônio Guedes Filho ve Duško Tošić,’den oluşacak gibi. Belki ilerleyen dönemde Luiz Rhodolfo Dini Gaioto formayı bu ikilinin birinden devralabilir ama kısa vadede zor.
Sol kanatta da elbette fişek lakabıyla da bildiğimiz Caner Erkin formayı kaptırmayacak gibi görünüyor.
Gelelim orta sahaya; ön liberoya baktığımızda, Atiba Hutchinson ve Gökhan İnler’in yakaladığı uyum Oğuzhan Özyakup iyileştikten sonra ne olur bilinmez ama şimdilik bu ikili görev almaya devam edecekler.
Sağda Q7 solda maçına göre Olcay Şahan ya da Adriano Correia Claro dönüşümlü oynayacaklar ancak forvet arkası kesinlikle Anderson Souza Conceição’nun olacak.
Anderson Souza Conceição yani nam-ı diğer Talisca Sergen sonrası ilaç olacak gibi. Futbol zekası inanılmaz bir yerde.
Aklıma Mehmet Demirkol’un ‘Talisca giderken Beşiktaşlılar çok ağlayacak’ sözü geliyor. 25 milyon Euro eder mi ya da Beşiktaş bu bedeli ne şartlarda ödeyebilir bunları şimdiden ön görmek zor.
Ama şurası gerçek formanın ve mevkisinin hakkını şimdiden veriyor. Bir de iyice form tutunca sanıyorum Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarları bile Talisca’yı seyretmeye gelecekler.
Forvete bakarsak işler burada çok daha karışık Cenk Tosun şimdilik formayı hak eden santrafor gibi görünse de, bu maçta gördük ki Vincent Aboubakar maça girdikten sonra ileri uç hareketlendi.
Tabii Ömer Şişmanoğlu’nu da unutmamak lazım. Şimanoğlu bu iki forvetten çok daha farklı bir yapıya sahip.
Sanıyorum Ömer’i Galatasaraylı dostların bir türlü unutamadığı Mário Jardel de Almeida Ribeiro ile kıyaslamak hata olmaz.
Tabii benzer kalite demek şimdilik zor ama benzer stil demek çok doğru olacaktır.
Maça dönersek, Akhisar Belediye Spor son derece kısıtlı şartlarda, kimse kusura bakmasın Cihat Arslan hocanın müthiş özverisiyle yarattığı can yakıcı bir takım.
Tolunay Kafkas ne yapar şimdilik bilemiyoruz. Ama Beşiktaş maçında göze hoş gelen atak futbol sahaya yansıdı. İlk 25 dakikadan sonra Beşiktaşlı futbolcular maçı kolaya alıp ayağında çok top tutunca Akhisar ciddi baskı kurdu.
Sahayı büyüten Beşiktaş’ın yanında Akhisar son derece realist, dar alanda oynayarak ciddi tehlikeler yarattı. Ancak burada da Akhisar’ın Beşiktaş kalesinde yaptığı bencillikler bir yerde maçın sonunu hazırladı.
Bülent Yıldırım da fena bir maç yönetmedi ama son dakikalarda Duško Tošić’in deyim yerindeyse Muğdat Çelik’e dalmasını es geçmesi affedilemez.
Pozisyon hepimize 2015 – 2016 sezonunda Galatasaray – Başakşehir maçında Néstor Fernando Muslera Micol’un gole giden Cenk Şahin’i indirmesi sonucu sadece sarı kart görmesi geldi.
Ne tesadüftür ki o maçında hakemi Bülent Yıldırım’dı. Hani derler ya olmuyorsa bırak, bırak ki yerine daha iyileri gelsin, bizler de daha keyifli ve adil yönetilen maçlar izleyebilelim.
Şimdi gelelim başlığa Beşiktaşlılık duruşu! Değişiyor bu duruş… Elbette kötüye doğru değil. Başkan Orman’ın liderliğinde şampiyonluklara ambargo koyan bir yapıya devşiriyor kendini.
Efsane 2003 yılında bile yakalanamayan ruh şimdi yakalanmış gibi duruyor. Geçtiğimiz yıla kadar Beşiktaş 2 sezon üst üste şampiyon olamaz inanışı hâkimdi.
Hatta takımın kilit oyuncuları olan Gökhan Töre, Mario Gómez García ve José Ernesto Sosa gittiğinde bu sene şampiyonluk uzak menemene tuz at dedik hep birlikte.
Ama yapılan transferler, oynan oyun menemenin tam tedimadıyla yapıldığını müjdeliyor bize. Durum böyle olunca da Beşiktaşlılık duruşu yeniden tanımlanıyor.
Şerefli ikinciliklerle dolu olan duruş şimdi şerefli şampiyonluklara devşiriyor kendini.
Yazıyı bitirmeden önce küçük de bir dedikodu yapalım. Taraftarlık deyince akla Beşiktaş, dolayısıyla Çarşı gelir. Yazımızın başlığı da Beşiktaşlılık duruşu olunca, hanımefendiden bahsetmek istiyorum.
Biri iyi bir Galatasaraylı olan Fahriye Evcen diğeri efsane yengemiz Şükran Ovalı. Bu iki güzel hanımın futbola ilgisi hepimizin malumu ama…
Fahriye Evcen iyi bir Fenerbahçeli olan Burak Özçivit’le birlikte olmaya başlayınca bir anda takımını değiştirip Fenerbahçeli olarak gündeme geldi.
Hemen hemen aynı dönemde Caner Erkin ile ilişkisi başlaya Şükran Ovalı ise görece Fenerbahçeli olan Caner Erkin’i aldı Beşiktaşlı yaptı. İşte değişmeyecek duruş bu olsa gerek.
Tabii bizim lafımız tamamen latife. Fenerbahçeli dostları kırmak istemeyiz ancak birbirimize takılmayacaksak futbolun keyfi de kalmıyor.
Hepimiz önümüzdeki hafta yaşanacak derbi maçının da böyle güzel, kardeşçe geçmesini diliyoruz. Burada bir çift lafımız da il güvenlik kuruluna olsun. Artık maça gitme yasağına bir son verin.
Böyle ilkellik olmaz. Passo Lig kartının amacı bu yasakları ortadan kaldırmak değil mi zaten? Kim bir taşkınlık yapsa statta elinizle koymuş gibi buluyordunuz hani.
Olası bir olayda hemen müdahale yapılarak ilgili kişilerin bir daha hayatları boyunca maçlara girişleri yasaklanır ve bir daha kimse böyle bir şeye yeltenemez.
Ama biz hâlâ 90’lı yıllardaki sistemi uygulamaya devam ediyorsak burada bir sıkıntı var demektir.
Son sözümüzü de şöyle söyleyelim, bu takım çok marjinal bir şey olmazsa bu seneyi şampiyon bitirir ikincilik içinse aday çok…