Buğday Başakları
İnsan da buğday başakları gibidir. > İçi boşken başları havada, içi doldukça eğilirler demiş Montaigne.
BUĞDAY BAŞAKLARI
İNSAN GİBİ…
İnsan da buğday başakları gibidir. İçi boşken başları havada, içi doldukça eğilirler demiş Montaigne.
İnsan da, hayatının bir bölümünde kendini yıkılmaz, bükülmez, eğilmez zannederken, yaşamın içinde yol aldıkça yaşadıkları insanı olgunlaştırıyor. Ve insan, olgunlaştıkça daha mütevazi, daha hoşgörülü olmayı öğreniyor.
Hayatın insana sunduğu her şey aslında insanın ihtiyacı olandır. İyi ya da kötü denilen her şey, insanın bakışına göredir. Anlamlandırma ihtiyacı, insanı yoran, üzen, belki bazen de öfkelendiren bir hisle buluştursa da, insan sadece ihtiyacıyla buluşur.
Ama buna neden ihtiyaç duymuş olabilirim’i pek az insan düşünür. Zaten düşünenler, görebilenlerdir.
İnsan, başlarda kendisi hariç her şeyi ve herkesi sorgular. Bu durum aynı zamanda zan’ları da besler. Hoşgörünün sınırını zorlarken, ihtimaller çeşitlenir ve insan nihai amacından uzaklaşarak kendisi hariç her şeyi anlamaya çalışırken bulur kendini. Oysa insanın önce kendini anlaması, geri kalan her şeyi anlamasını da kolaylaştıracaktır.
Zorlanmak, geliştirir. Bu nedenle kendine uğramayı hatırlayana kadar hayat zordur.
Olan, olduğu haliyle güzeldir de belki asıl konu senin görüşündür. Kendinden kendine bir yolculuktur hayat, hep kendine baksan da, arada gerektiğinde etrafa bakmak da güzeldir. Gördüklerinin katkısını alabilen için her bakış değerlidir. 🙏
Sevgimle