Nereden bakarsam bakayım 2016 benim yılım oldu çok sıkı bir iş hayatı başlangıcın ardından kısa sürede rahata erdim.
İçinde bulunduğum durum bir bakıma erken emeklilik olarak nitelendirilebilir ama hiç emekli olmadığım için nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum belki de öyledir.
Gazeteciliğin rahat bir kurgu üzerine inşa edilmemiş meslek olduğunu kabulleneli çok olmuştu.
O yüzden yaşadıklarımın normal olduğunu bilsem de kendimi sudan çıkmış balık gibi hissediyorum.
10 yıldan fazla yeni medyada gazetecilik yaptım.
Editörlükten, Genel Yayın Yönetmenliğine kadar muhtelif pozisyonlarda bulundum. Çok şeyi öğrendim bir o kadar da unuttum.
Bana kattıkları kadar benden götürdüklerini hesap edecek kadar zamanım olmamıştı.
Şimdi ise biraz daha ileriden bakıyorum yaşadıklarıma!
Neyin doğru neyin yanlış olduğuyla ilgilenmiyorum.
Ne kadar kazanmışım ne kadar kaybetmişim muhasebesinde de değilim.
Başarılı ya da başarısız olmamı takdir edenleri ve de etmeyenleri günah keçisi ilan etme niyetim de yok.
Yalnızca doğru şeyi hayal edip etmediğimi düşünüyorum.
Hayatı anlayıp anlamadığımı soruyorum kendi kendime…
Tüm bunları yaparken fark ettiğim ne oldu derseniz; rutin bir mesai insanın uzun soluklu geleceği olduğu zannına kapılmasına neden oluyor.
Oysa şimdi gelecek planları yapmıyorum günü hayal ediyorum. Yani içinde bulunduğum günü…
Sonuna yetişebilmeyi umuyorum. Yarın içinse daha çok işim oluyor.
Her gün baştan hayal ediyorum. Üstelik rutin bir kurguya da sahip değilim.
Herşey olabilirim lakin önce hayal etmeliyim. Belki de bir şey olmak bana göre değil onu da gözümü açtığımda düşünebilirim.
"Sonunu Bilmek" acı veriyor. Belki de böylesi daha gerçekçi!
Sonunu bilmenin acı vermesi derken trajediden bahsetmiyorum; yaşanacakların heyecanını öldürüyor. Hayal etmeye vakit bırakmıyor. Bu yüzden acı veriyor.
Ben her gün baştan bir ben, bir gazeteci, bir Dosya Haber, bir bugün hayal ediyorum.
Bugün de hayal ettim. Olmadı. Yarın bir daha ederim varsın yarın da olmasın…
[email protected]
İçinde bulunduğum durum bir bakıma erken emeklilik olarak nitelendirilebilir ama hiç emekli olmadığım için nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum belki de öyledir.
Gazeteciliğin rahat bir kurgu üzerine inşa edilmemiş meslek olduğunu kabulleneli çok olmuştu.
O yüzden yaşadıklarımın normal olduğunu bilsem de kendimi sudan çıkmış balık gibi hissediyorum.
10 yıldan fazla yeni medyada gazetecilik yaptım.
Editörlükten, Genel Yayın Yönetmenliğine kadar muhtelif pozisyonlarda bulundum. Çok şeyi öğrendim bir o kadar da unuttum.
Bana kattıkları kadar benden götürdüklerini hesap edecek kadar zamanım olmamıştı.
Şimdi ise biraz daha ileriden bakıyorum yaşadıklarıma!
Neyin doğru neyin yanlış olduğuyla ilgilenmiyorum.
Ne kadar kazanmışım ne kadar kaybetmişim muhasebesinde de değilim.
Başarılı ya da başarısız olmamı takdir edenleri ve de etmeyenleri günah keçisi ilan etme niyetim de yok.
Yalnızca doğru şeyi hayal edip etmediğimi düşünüyorum.
Hayatı anlayıp anlamadığımı soruyorum kendi kendime…
Tüm bunları yaparken fark ettiğim ne oldu derseniz; rutin bir mesai insanın uzun soluklu geleceği olduğu zannına kapılmasına neden oluyor.
Oysa şimdi gelecek planları yapmıyorum günü hayal ediyorum. Yani içinde bulunduğum günü…
Sonuna yetişebilmeyi umuyorum. Yarın içinse daha çok işim oluyor.
Her gün baştan hayal ediyorum. Üstelik rutin bir kurguya da sahip değilim.
Herşey olabilirim lakin önce hayal etmeliyim. Belki de bir şey olmak bana göre değil onu da gözümü açtığımda düşünebilirim.
"Sonunu Bilmek" acı veriyor. Belki de böylesi daha gerçekçi!
Sonunu bilmenin acı vermesi derken trajediden bahsetmiyorum; yaşanacakların heyecanını öldürüyor. Hayal etmeye vakit bırakmıyor. Bu yüzden acı veriyor.
Ben her gün baştan bir ben, bir gazeteci, bir Dosya Haber, bir bugün hayal ediyorum.
Bugün de hayal ettim. Olmadı. Yarın bir daha ederim varsın yarın da olmasın…
[email protected]