Türk siyasetinde her yasama döneminde gündeme gelen "Dokunulmazlık" konusu yine bugünlerde tartışılıyor. Sözde Meclis'teki tüm partiler kaldırılmasını istiyor. Ve hep bir ağızdan hala "dokunulmazlıklar kalksın" diyorlar vatandaşın dokunulmadık yeri mi kaldı!
Türk siyasetinin vazgeçilmez malzemelerinden biri de dokunulmazlık. Hemen hemen her yasama döneminde gündeme getiriliyor.
Prensipte bütün partiler çağrıya “evet” diyor sonrasından her bir partiden gerekçeleri ile birlikte 3-4 maddelik şart geliyor.
“Dokunulmazlığı kaldıralım” söylem ve şovları işte o maddelerde tıkanıyor.
Yani aslında prensipte her şeyi kabul eden ama içerikte bir türlü uzlaşamayan bir demokrasi kültürüne sahib bir milletiz.
Bugünlerde dokunulmazlık yeniden TBMM’nin gündemine geldi.
Ankara’da 5 ay süreyle peşpeşe gelen bombalı saldırıların ardından, canlı bombaların cenazelerine giden, taziye yerlerini ziyaret eden HDP’li vekiller tartışmanın yeniden alevlenmesine sebep oldu.
Daha önce PKK’ya silah götürdükleri için aynı tartışmalar gündeme gelmiş bir süre tartışılmış ve fezlekeler raflardaki yerini almıştı.
Türkiye’de siyaset kurumu “Dokunulmazlıkların kaldırılmasını ve yalnızca kürsü dokunulmazlığı ile sınırlanmasını” yıllardır konuşuyor ama sadece konuşuyor.
Prensipte her konuda anlaşan vekillerimiz detaylara gelince boğuluyor.
Bugünlerde yine 112 milletvekili için hazırlanmış 506 fezlekenin TBMM’ye getirilmesi gündemde.
Fezlekelerin 278'i 41 HDP'li milletvekilini, 116 fezleke CHP’li 33 milletvekilini, 40 fezleke 22 Ak Parti vekilini ve 14 fezleke de MHP’li 6 vekili ilgilendiriyor.
Parti genel başkanları içerisinde Demirtaş 57 fezleke ile açık ara öndeyken, onu 37 fezleke ile Kılıçdaroğlu izliyor. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin ise hakkında hazırlanmış 5 fezleke var. Liderler arasında Başbakan Davutoğlu adına hazırlanmış bir fezleke söz konusu değil.
AK Parti’de en fazla fezlekeye sahip isim ise Şamil Tayyar. (Ayrıntılı listeye linkten bakabilirsiniz)
Bugünlerde da dokunulmazlıkları kaldıralım çağrısı Başbakan’dan geldi. CHP’den ilk tepki “bu zaten bizim teklifimizdi” şeklinde oldu, MHP ‘hükümet işi sulandırıyor’ diyerek geciktirdiğini ima etti. Gözler HDP’ye çevrildi onlar da “biz zaten doğru bulmuyorduk” dedi.
Prensipte bütün partilerin ortak kararı dokunulmazlıkların kaldırılması, üstelik bu partilerin tamamının 1 konuda uzlaşmış olması ise son derece önemli ve ender rastlanan olaylardan!
Pekiyi bu kadar üzerinde ittifak edilmiş bir konuda ne mi olacak? Dokunulmazlıkların kaldırılmasında detaylar görüşülürken anlaşamayacaklar. Ara formül arayışları başlayacak. Sonra Türkiye başka bir gündemin kucağında kendini buluverecek. Millet de dokunulmazlıklar kaldırılsın tiyatrosunun bilmem kaçıncı perdesini sanki ilk kezmişçesine takip edecek.
“Bu kadar karamsar olma” diyenler de olabilir onu da düşündüm. Yaşananlara duyarsız kalmamak ve değerli vekillerimizle empati kurmak adına kendi adıma bir fezleke hazırladım.
Kısaca içeriğine de değinmek istiyorum.
Her seçim döneminde vaatlere inanarak oy verdiğim ve her defasında aldanmış olmama rağmen hiç vazgeçmediğim için kendimi suçlu görüyorum.
72 milyon nüfusun yarısı asgari ücretle geçimini sağlarken, 10 bin liraya yakın maaş, makam araçları, özel makam odaları, bal tutmanın vermiş olduğu parmağını yalama geleneğini sürdüren vekillerin özlük haklarından ve üstün konumlarından vazgeçip kendi dokunulmazlıklarını kaldıracaklarına inanmış olduğum için kendimi suçlu buluyorum.
Bölücü terör örgütüne silah götüren, canlı bombaların cenazelerine giden, federasyon kurmak istediklerini alenen söyleyenlerin dokunulmazlıklarını kaldırmak ve yargılamak yerine “mış” gibi yapan partileri Türkiye siyasetinde vatandaş olarak hala kabul ettiğim için kendimi suçlu buluyorum.
Terör örgütü ile barış yapılamayacağını bildikleri halde barış sürecinde örgütün silahlarını, bombalarını depolamalarına müsaade eden, insan kaynağı tedarik etmesine "barıştık artık çatışma olmayacak" diye kendimi kandırdığım için şahsımı suçlu buluyorum.
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ön şartları olan ama vekil maaşlarının arttırılması konusunda en uyumlu tabloyu sergileyen partileri dikkate aldığım için kendimi suçlu buluyorum.
Daha bunun gibi çok sayıda konuda müsaaha gösterdiğim vatandaşlık görevimi layıkıyla yerine getiremediğim için dokunulmazlığımın kaldırılmasını talep ediyorum.
Hala dokunulmazlık diyorlar, vatandaşın dokunmadık yeri mi kaldı?
Türk siyasetinin vazgeçilmez malzemelerinden biri de dokunulmazlık. Hemen hemen her yasama döneminde gündeme getiriliyor.
Prensipte bütün partiler çağrıya “evet” diyor sonrasından her bir partiden gerekçeleri ile birlikte 3-4 maddelik şart geliyor.
“Dokunulmazlığı kaldıralım” söylem ve şovları işte o maddelerde tıkanıyor.
Yani aslında prensipte her şeyi kabul eden ama içerikte bir türlü uzlaşamayan bir demokrasi kültürüne sahib bir milletiz.
Bugünlerde dokunulmazlık yeniden TBMM’nin gündemine geldi.
Ankara’da 5 ay süreyle peşpeşe gelen bombalı saldırıların ardından, canlı bombaların cenazelerine giden, taziye yerlerini ziyaret eden HDP’li vekiller tartışmanın yeniden alevlenmesine sebep oldu.
Daha önce PKK’ya silah götürdükleri için aynı tartışmalar gündeme gelmiş bir süre tartışılmış ve fezlekeler raflardaki yerini almıştı.
Türkiye’de siyaset kurumu “Dokunulmazlıkların kaldırılmasını ve yalnızca kürsü dokunulmazlığı ile sınırlanmasını” yıllardır konuşuyor ama sadece konuşuyor.
Prensipte her konuda anlaşan vekillerimiz detaylara gelince boğuluyor.
Bugünlerde yine 112 milletvekili için hazırlanmış 506 fezlekenin TBMM’ye getirilmesi gündemde.
Fezlekelerin 278'i 41 HDP'li milletvekilini, 116 fezleke CHP’li 33 milletvekilini, 40 fezleke 22 Ak Parti vekilini ve 14 fezleke de MHP’li 6 vekili ilgilendiriyor.
Parti genel başkanları içerisinde Demirtaş 57 fezleke ile açık ara öndeyken, onu 37 fezleke ile Kılıçdaroğlu izliyor. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin ise hakkında hazırlanmış 5 fezleke var. Liderler arasında Başbakan Davutoğlu adına hazırlanmış bir fezleke söz konusu değil.
AK Parti’de en fazla fezlekeye sahip isim ise Şamil Tayyar. (Ayrıntılı listeye linkten bakabilirsiniz)
Bugünlerde da dokunulmazlıkları kaldıralım çağrısı Başbakan’dan geldi. CHP’den ilk tepki “bu zaten bizim teklifimizdi” şeklinde oldu, MHP ‘hükümet işi sulandırıyor’ diyerek geciktirdiğini ima etti. Gözler HDP’ye çevrildi onlar da “biz zaten doğru bulmuyorduk” dedi.
Prensipte bütün partilerin ortak kararı dokunulmazlıkların kaldırılması, üstelik bu partilerin tamamının 1 konuda uzlaşmış olması ise son derece önemli ve ender rastlanan olaylardan!
Pekiyi bu kadar üzerinde ittifak edilmiş bir konuda ne mi olacak? Dokunulmazlıkların kaldırılmasında detaylar görüşülürken anlaşamayacaklar. Ara formül arayışları başlayacak. Sonra Türkiye başka bir gündemin kucağında kendini buluverecek. Millet de dokunulmazlıklar kaldırılsın tiyatrosunun bilmem kaçıncı perdesini sanki ilk kezmişçesine takip edecek.
“Bu kadar karamsar olma” diyenler de olabilir onu da düşündüm. Yaşananlara duyarsız kalmamak ve değerli vekillerimizle empati kurmak adına kendi adıma bir fezleke hazırladım.
Kısaca içeriğine de değinmek istiyorum.
Her seçim döneminde vaatlere inanarak oy verdiğim ve her defasında aldanmış olmama rağmen hiç vazgeçmediğim için kendimi suçlu görüyorum.
72 milyon nüfusun yarısı asgari ücretle geçimini sağlarken, 10 bin liraya yakın maaş, makam araçları, özel makam odaları, bal tutmanın vermiş olduğu parmağını yalama geleneğini sürdüren vekillerin özlük haklarından ve üstün konumlarından vazgeçip kendi dokunulmazlıklarını kaldıracaklarına inanmış olduğum için kendimi suçlu buluyorum.
Bölücü terör örgütüne silah götüren, canlı bombaların cenazelerine giden, federasyon kurmak istediklerini alenen söyleyenlerin dokunulmazlıklarını kaldırmak ve yargılamak yerine “mış” gibi yapan partileri Türkiye siyasetinde vatandaş olarak hala kabul ettiğim için kendimi suçlu buluyorum.
Terör örgütü ile barış yapılamayacağını bildikleri halde barış sürecinde örgütün silahlarını, bombalarını depolamalarına müsaade eden, insan kaynağı tedarik etmesine "barıştık artık çatışma olmayacak" diye kendimi kandırdığım için şahsımı suçlu buluyorum.
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ön şartları olan ama vekil maaşlarının arttırılması konusunda en uyumlu tabloyu sergileyen partileri dikkate aldığım için kendimi suçlu buluyorum.
Daha bunun gibi çok sayıda konuda müsaaha gösterdiğim vatandaşlık görevimi layıkıyla yerine getiremediğim için dokunulmazlığımın kaldırılmasını talep ediyorum.
Hala dokunulmazlık diyorlar, vatandaşın dokunmadık yeri mi kaldı?