Gökyüzünün Matematiğinde Aslan Dolunayı
Bu dolunay rakamların diliyle bize, bir sonu gösterir ki, “Her son aslında bir başlangıçtır!”.
GÖKYÜZÜNÜN MATEMATİĞİNDE ASLAN DOLUNAYI
Bu dolunay rakamların diliyle bize, bir sonu gösterir ki, “Her son aslında bir başlangıçtır!”.
Dolunaylar bize duygularımızla mantığımızın arasında kaldığımız ve kontrolsüzce büyüyen durumlarla uğraştığımız bir dönemi anlatır.
Peki nasıl tam olarak bırakılır?
Bırakmak istediğimiz her ne ise, bize bir hizmeti vardır. Olmuş olan en hayılısıdır! Öyleyse biz, bu hizmetin, hangi ihtiyacımıza hizmet ettiğini idrak ederek, iyi kötü demeksizin, yargılamadan, şahitlik içersinde, olanı olduğu gibi, sevgiyle kabule geçişimiz, bırakma eyleminin ilk adımıdır.
İşte, bu şahitliğin öyle güzel hediyeleri vardır ki yaşanılana dair, hakikati, hikmeti kendiliğinden görünür olur bizde. Şahitliğin içersindeki seyir haline geçişimiz, kolaylıkla tamamiyle bırakacağımız hissini, eminlikle verir ve bırakma eyleminin yarattığı boşluk, yeniye, yer açar.
“Her son bir başlangıçtır” sözü ile noktayı koyduğumuzda, yeni cümleye geçişimiz, dimdik duran büyük harfle olur.
Gökyüzünün Matematiğinde gezegenlerin diliyle akan aktaran olmanın keyfiyle ilerlesin yaşam!
Dolunay, sağlığın evinden aşkla, karşılıklı birbirini ağırlayan evleri ters köşe ederek, bize “merhaba” diyor.
Sağlık hususlarına özen gösterelim ki; bedenen, ruhen, zihnen, aşk ve güzellik bizimle olsun.
Her şey tersine dönmüş halde ben’in evinde bizi ağırlayan olmak nasıldır?
Bir düşünün derim…Şems Tebriz’i hatırlayarak yüreğimize su serpelim. “Nerden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmadığını!”
Aile içerisinde ve toplumda patlamaya hazır bomba gibiyiz. Sakin ve selim olmakta fayda var. Hatta naif kaliteli adabı muaşeret kurallarına riayet ederek, hedeflerimize, içsel dönüşümümüze ve bilinmeyene, zamanın efendisi usta öğretmen desteği ile, yavaş ve emin adımlarla, bilgece ulaşabiliriz.
Günlük hayatımızdaki, bizde oluşan beyin sisinden, ve kendimizi amansız eleştirilerle değersizleştirmekten, akli melekelerimizi yitiriyoruz.
Akıl sağlığımızla birlikte, beden sağlığımızda elden gidiyor. Ayrıca bizi ayakta dimdik tutan, yere sağlam basan ayaklarımızın sağlığının, bilakis, ne kadar önemli olduğunun da altını çiziyor!
Hem mana aleminde hem madde aleminde ön görülemeyeni göreceğiz. Hiç bir şey olmuyor gibi görünür iken her şeyin olup bittiğine şahit olacağız.
Bazı şeylerin, akıl ile idrakinin mümkün olmadığının farkındalığı ile, kimilerimiz kalbi idrak ile aşarken kimilerimiz ütopik bulup zihin esaretine hapsolacak.
Dünya bir sona gidiyor, yeni bir başlangıç için! İstesek de istemesek de değişim her yerde var. Zaman ve mekanda dahi, titreşimlerde dahi, Samanyolu galaksimizin boşlukta ilerleyişi dahi, boşluğun kendisinde dahi, hatta basit düşünelim, gözle görülür dağlarda dahi, değişim esastır. Biz bu bütünün bir parçası olarak aynı kalabilir miyiz hiç?
Dolunay bir ay fazıdır ve Aslan dolunayının bizdeki yansıması “kendin olma hali” nin, “ilahi aşkı temsili”dir.
Biz’in içindeki Ben’i bulmak, Ben’deki bize ulaşmak ve BİR eylemektir. Buraya bir hatırlatıcı koymakta fayda var. İşimizi kolaylaştırır.
En aciz hissettiğinde cesurca söylediğin nedir?
Bilinmezliğin, karmakarışıklığın, zorlukların, zorlandığın vb., tüm an’larda kendine samimi dürüst olarak, (“yardım istemek”tir, “Çocuk, köstebek, tilki ve at” animasyon filmi tamda bu hali güzel anlatmaktadır.)
Allah’tan yardım dilemektir. Bu talep, bizi aciz değil, bilakis güçlü ve cesur hissettirir. Biz biliriz ki ol yardım gelecektir. Kul bunalmayınca hızır yetişmezmiş!
Yardım alma, yardımlaşma, Ben’i Biz yapmanın en güzel lütfudur. Ben’deki Biz’in Birliğidir!