Köşe Yazısı Güncelleme Tarihi: 11 Eki 2024 18:00

Gökyüzünün Matematiğinde Güneş Tutulmasının Kodları

Yakın zamanda önemli bir güneş tutulması gerçekleşti ve bu tutulma deyim yerinde ise tüm yıl etkili olacak. Pekiyi bu yeni tutulmada ne beklemeli?

güneş tutulması

GÖKYÜZÜNÜN MATEMATİĞİNDE GÜNEŞ TUTULMASI

Ekim ayı 10. aydır ve güneş tutulması da terazi burcunda kavuşan 10° güneş ile 10° ayın yörüngesel kesişimidir.

Böylesi 10 rakamının bir arada olması rakamların diliyle muhabbetimizi çoğaltıyor. Ve bu buluşma 5. Evde gerçekleşiyor. Yine 10 çalışıyor, beş onun yarısıdır ne de olsa. Evlere şenlik bir de halayımız var yanyana dizilmiş dörtlüden oluşan, halayın beşincisi biraz ayrı gibi dursa da başı tutan “O” dur, akrep burcundaki 11° Venüs! Güneş tutulması 5.evde terazi burcunda gerçekleşiyor ve yükselen 16°ikizleri gösterse de( yönetici gezegeni merkür halayın içinde olsa da) dekansal olarak terazi Burcu etkili bir yükselen var ve terazi burcunun yönetici gezegeni 6.evde 11° akrep burcundaki “Venüs”!

ay

Ve venüs bir su üçgenin içinde, 2.evde 15° yengeç burcundaki mars ve 10.evde 14° balık burcundaki satürn ile. Ve daha bitmedi ayrıca venüs ün Neptün e de bir özel açısı var, tepe noktası Neptün olan tılsımlı üçlüyü çalıştırıyor, Neptün uranüs sekstili, Neptün pluto sekstili ve pluto uranüs üçgen açılı bu üçlüyü tam tepe noktasından Neptün üzerinden tetikliyor.

“İçindeki çocuğa sarıl Sana yargısız infazsız yaklaşır”

Şimdi Gökyüzünün Matematiğinde gönül diliyle akan aktaran olmaya huzurunuzda tüm zerrelerimizle VAR’ım. Tüm bunlar bize neleri anlatıyor, bu uzun soluklu tutulmanın bizden talebi ne?

Balık burcundaki balık başak aksında gerçekleşen Ay tutulmasının devamı niteliğinde olsada bu tutulma koridoru, bu yıl ki koç burcunda gerçekleşen güneş tutulması etkilerini de tetiklediğini bize hatırlatırken.

2005-2006 yılının benzeri bir döngü ile bizi karşılıyor. O yıllarda neler yaşandı, radikal değişimler neler idi? Bi bakın derim.

“Kimse kimseyi kaybetmez. Giden başkasını bulur. Kalan kendini…” Şems Tebriz’iyi hatırlayan olduk.”

tutulma

Eşikten geçmeye hazır mıyız? Sert bir dönemeç var önümüzde. Seçim vakti geldi çattı! Ya hep ya hiç! Bu seçim sadece soyut olanlar veya sadece somut olanlar ile ilgili diyemeyiz, ve hatta sadece ilişkiler sadece akitler ile ilgili de diyemeyiz.

Birden fazla etkileşim söz konusu. Hatta bazen seçim yapma lüksümüz dahi yok ilahi sistem tarafından ayrışmalar oluyor; Adalet adına, eşitlik adına, denge adına, barış adına… Ya hep ya hiç!

Ve burada bir şeyi daha sorgulamamızı bizden talep ediyor. “Uyum” kelimesi hakkında yeniden bir değerlendirme yapmamızı.

Uyumlanmaya niyet ettiğimizde her şey güllük gülistanlık oluyor lakin biz KENDİMİZ olamıyoruz hiç bir zaman.

Biz uyumlanmayı nerelerde seçiyoruz? … da Uyum şart mıdır? Bunu yeniden düşünmeye davet var!

Koç- terazi tutulmalarının bizden talebi bariz, kendimiz olmak, varlığımızın kadrini bilen olmak, BEN’e sahip çıkmak! Öz’de var olmaktır. ÖZ’le bir olduğumuzda hem kendimiz var oluruz hem bizi var ederiz hem de BİR oluruz.

Elif olmaya VAR mıyız? Elif hem Ben’i anlatır, hem BİR olmayı, biz olmayı anlatır. Hatırla!

“Ben olma layıkı, şahsi sorumluluklarında sırlı. Biz olma layıkı, biz biriz in içinde dahi ben in kıymetine varma hali.”

Ve yaşam bizim gördüğümüz algıladığımız üç boyuttan mı ibaret idi? Bizim sınırlarımız yarattı bu üç boyutu. Sınırlarımızdan bir başka deyişle inanç kalıplarımızdan özgürleşmeye hazır mıyız?

tutulmalar

Prangalarımızı kırmaya cesaretimiz var mı? Ve bunun için değişim dönüşüme razı mıyız? Yeni bir BEN yaratım gücü veriyor, sözlerimize dikkat, ağızdan çıkan her söz kendi hakikati nispetinde kendini gerçekleştirinceye kadar titreşimi devam ediyor. Yaratımlarımızın üst boyuttan olması için neler mümkün? Boyutsuzluğu vaad ediyor, sıçramaya VAR mıyız?

Seçimlerimiz bizim sınırlarımızı da oluşturuyor. Sınırlarımızı hiç zorladık mı? Hiç aşmaya çalıştık mı?

Veya sınırlarımızın aslında bizi hapseden konfor alanımız olduğu idrakinden yoksun muyuz?

Bize sirayet etmiş olanın farkına varmamız görmemiz mümkün değil mi?

İnsan oğlu ne kadar çok rahatına düşkün ve bir o kadar da bilinmeyenden kaçınmaya mahkûm! Derine ulaşmak İÇİN ekskavatore benzer bir etkiye ihtiyaç vardır. Alt üst ettiğimizde görünmeyen görünür olur elbet.

Aradığımız mucize “kaçındığımız şeyler” içinde gizlenmiştir. Asıl bilinmeyen görünmeyen, dışarıda değil, içeriye sırlanmış olandır.

Kaçındığımız her şey kendimizdedir. Kendi bilinmezlerimizden kaçınmak yerine, önümüze gelen her fırsatta, derinden derine bir arınma temizlenme yapmaya gönüllü olmak iyi gelecektir. Hatta tövbelerimizin ekskavator etkisi ile derinimizdeki bilinmeyenler bizlere aşikar olmaya başlar.

Ve ekim zamanı biz tarlayı ne yaparız, altını üstüne getiririz, toprağı temizleriz ve sonrasında tohumu toprağa ekeriz. Tohum metaforu bizim kendimiz için yapacağımız yeni seçimleri, yeni başlangıçları temsil ediyor. Bırakmadan, alan açmadan, yeniye geçişimiz mümkün olur mu? Arınmanın, tövbe istiğfarın önemi yeniden vurgulanıyor.

“Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?”Şems Tebriz’iyi yeniden hatırlayan olduk.

Alt üst olduğumuzda YAVAŞLAMAKta fayda var, ne olmuş neler olmuş değerlendirmelerimizde kendimize şefkatle yaklaşan olmaya talip olalim, şahitliğimiz kendimize olunca az kolay oluyor. Kendimizi sert bir dille yerden yere vurmayı bırakmanın da zamanı geldi.

Kendimizi yargılamakta infaz etmekte de ya hep ya hiç çalışıyor. Az kolay hallerimiz nasıl kolaylaşır?

“İçindeki çocuğa sarıl Sana yargısız infazsız yaklaşır”

Yazılmamış olana sır olana talip olmamızı da öneriyor. Sezgisel olarak hissedebileceğimizi vurguluyor. Yazılmış olan bir cümleyi okuduğumuzda yazılmak istensede kalem yazmamış, kelimeler gizlenmiş, yazılmamış olanı da idrak edebilmeyi anlatıyor. Buradaki gölge yanların yazılmaması gibi. tutulmalar **Yapılacaklar aşikar, uzak durulacaklar gizlenmiş olsa da. **

Gökyüzünün öğretmenininde tam desteği var. Değerlerimizi, bizi biz yapan her şeyi, sevgiyle kabule geçmemizi, öğretilerimizi yanımıza alıp, geçmişi geçmişte bırakmaya, sevgiyle bize de vav’da teslim olmaya davet var.

Buradaki mihenk taşını hatırlamakta fayda var. Nerede vav olacağız nerede elif olacağız bir başka deyişle nerede BEN olacağız nerede BİZ olacağız üzerine basa basa öğrenmemizi bizden talep ediyor.

Varlık ve yokluk alemlerinin rakamsal tabiri 1 ve 0 dır, ve tüm evren bunun üzerine programlanmıştır. Elif ve vav olma halidir aynı zamanda. 10 rakamı söylenişi “on” onmak eyleminin köküdür.

Şifa sırlanmış bize, sunulmuş rakamların diliyle. Beden kendi kendine yenilenmeye programlanmış yani kendi kendini onarmaya şifalanmaya kodlanmış bir organizmadır.

Bedenimizi hasta eden, bedenimize rahatsızlık veren biziz, bizim düşünce kalıplarımız, düşünme şeklimiz, bakış açımız, alışkanlıklarımız(yeme, içme, uyuma vb) tavırlarımız, rutinimizde sürekli kullandığımız kelimelerimizdir. Şimdi yeniden hatırlayan ol! Şifa bizim içimizde!

Soyut olanı somut olana, somut olanı soyut olana dönüşümü sunarak açılış yapan yükselen ile, adalet eşitlik denge barış adına 5. evden bize seslenen güneş tutulması, yanımızda geçmişi getiremeyeceğimizin altını çizerken, ya hep ya hiç bağlantılı toksik bağlarımızın bizi yönettiğini ifade ediyor.

Bizden talebi BİR olmamız, BİZ olmamız esnasında bilgelik ile üstadlığa dönüşümümüzdür. Gökyüzünün Matematiğinde bu dönüşümün mümkün olduğu bazılarımıza müjdeleniyor, Aşkla ilimle lütufla

Ekleme Tarihi: 11 Eki 2024 18:00