Köşe Yazısı Güncelleme Tarihi: 5 Nis 2016 11:26

Güzel Sosa Boyko’t

Güzel Sosa Boyko’t
Milli maç arasından sonra Fenerbahçe’nin puan kaybı tüm Beşiktaşlıları heveslendirdi elbette. Fark olur diyen de vardı, Rıza maçı verir diyende…

Maç tam bir orta saha mücadelesi şeklinde başladı. İlk yarı ayağında pranga varmış gibi oynayan Beşiktaşlı futbolcular kalelerinde neredeyse pozisyon görmeden ancak karşı kalede de pozisyona girmeden ilk yarıyı tamamlıyorlardı ki José Ernesto Sosa’nın akıl ve beceri dolu golü geldi.

Bu dakikadan sonra Beşiktaş şovu izleriz diye düşünen tüm Beşiktaşlılar Yonathan Del Valle’nin golüyle sarsılırken ilk yarı bu skorla sona erdi. 

İkinci yarı başlarken herkesin dilinde aynı türkü vardı “ya bu sene o sene değilse!” 

Şenol Güneş ikinci yarıya başlarken çok kalınmış bir değişiklik yaparak Kerim Frei’yi kulübeye çekip yerine Tolgay Ali Arslan ile başlıyordu. Bu isabetli görünen karar maalesef Beşiktaş’ın sonunu hazırlayan hamle oldu.

Kanatları iyice boşalan Beşiktaş formsuz Kerim Frei’yi arar oldu. Ve bu istikrarsız kanatlar Beşiktaş’ın 9 haftadır gol atamayan Oscar Scarione’nin ayağından ikinci golü yemesine neden oldu. Maçın gerisinde suni birkaç atak girişiminde bulunan Beşiktaş maçı bitse de gitsek havasında tamamladı. 

Peki ama bu kadar formsuz, bu denli isteksiz takım neden bu haldeydi? Bunun temelde iki nedeni olabilir; bunlardan birincisi futbolcular paralarını alamıyorlardır, kafaları dağınıktır…

Başkanın hatta ikinci başkanın açıklamaları Beşiktaş’ın kimseye borcu olmadığı yönünde, dolayısıyla bu ihtimali rafa kaldırmak gerekiyor. Bir diğer ihtimal de dış etkenler futbolcular üzerinde baskı unsuru oluşturmuştur ve futbolcu bunu kaldıramamıştır.

Akla en yatkın gelen ihtimal bu gibi duruyor. Birkaç gün önce Sn. Fikret Orman’ın açıklamaları ortamı germekten öte Beşiktaş’ın iç dinamiklerini bozacak türden söylemlerdi.

Evet stat çok zor açıldı, yapımı yılan hikayesine döndü, tapeler çıktı, çarşı protesto etti, gezi parkı olayları tam stadın orada cereyan etti bunların hepsi Başkanın içinde bir yara olarak kaldı.

Ama tüm cevapları kritik 8 hafta öncesi vermek de neyin nesi? Taraftarından, medyasına herkesi stat açılış tarihine kilitlemek, Kasımpaşa maçını daha oynanmadan unutturmak neyin nesi? Sanıyorum bunların cevabını asla alamayacağız.

Nörokimyasal bir duyum olan ağrı, fiziksel olduğu kadar ruhsal bir durumdur

Son bir sözüm de Tolga Zengin’e olacak. Tolga Zengin bu takımın kaptanıdır. Bu kaptanlığı bir inisiyatifle değil bileğinin ve yüreğinin hakkıyla almıştır. Bunlar hemfikir olduğumuz konular.

Ancak kaptan sen bu takımı UEFA Avrupa Liginden tek başına eledin. Şimdide belim diyorsun başka bir şey demiyorsun.

Sonuçta beklediğin oldu henüz lige, takıma, ülkeye kısaca hiçbir şeye alışmamış olan Denis Boyko sınırlı yeteneğinin de yarattığı dezavantajla iki kötü gol yiyerek takımı şampiyonluktan etti.

Bursa maçında iyileştim ben dersen, stat kapalıyken Passo Lig uygulamasını protesto ediyoruz diyerek maçlara gelmeyen, ne zamanki stat açılacak Passo Ligi artık statta protesto edeceğiz diyerek çark eden ve samimiyetine hiçbir Beşiktaşlıyı inandıramayan çarşıdan bir farkın kalmaz.

Sen bel ağrınla maçı evden, televizyondan izle kaptan. Bir çok Beşiktaşlının benimle aynı görüşte olduğunu düşünerek zor maçlar öncesi belim ağrıyor sözün biraz psikolojik gibi geliyor bana. Kısacası sevgili kaptan sen ağrını yaşa doya doya biz de kaçan sezonun ardından acımızı yaşayalım…

[email protected]

film izle - film izle

Ekleme Tarihi: 5 Nis 2016 11:26