HAYATIN RİTMİ

İnsan, yaşadığı negatiflikleri genelde sevmez. Bunun da bir amaca hizmet ettiğini o an düşünemez. Yanısıra pozitifliğe de gömülmek ister.

Neden?

Çünkü, iyi hissetme ihtiyacımız da beslenme gibi bir ihtiyaçtır.

Sıklıkla unuttuğumuz konu ise, dengedir.

Hayatın kendi içindeki ritmi, bir dengeye sahiptir.

Bir gün 24 saattir. Hepsi gün müdür? Yarısı gündüz yarısı gecedir. Karanlık ve aydınlık birlikte bir gün eder.

"Bakış açısının neden geniş tutulması gerektiğini bir türlü anlayamıyorum" diyen bir danışanım, 1 yıl sonra yaşadığı tek bir olayla tüm sorularının cevabını hayattan almıştı.

Bu, daha çok hazır olmakla ilgiliydi. Hayata bakışımız, onu okumaya olan ihtiyacımız, bizi her zaman diri ve sağlıklı tutuyor.

Anlamak isteyene, ihtiyacı olanı, doğru zamanda, olay ve kişilerle anlatan hayat, hakikaten de sevilmeye değer.

Olayları, düşüncelerle etkileyebilme potansiyelimizi fark etmemiz de, cûzi irademizin külli iradeyle olan bağını fark etmemizle anlam kazanıyor.

Asıl güç, o dengeyi bir bütün olarak kabul edebilmekle mümkün oluyor.

Elbette insanız, kör bakışımızla, yeterince anlayamadığımız yerler olabiliyor. O zamanda allaha güvenerek, kollektife vardır bir hizmeti diyebilmek, o dengeye saygı duymak değerlidir.

Hayatın her ritmi ahenkle, uyumla hareket eder. İnsan da dünyanın en önemli parçasıdır. Uyumsuz gibi görünenin bile kendi içindeki uyumunu, bu aleme hizmetini, en iyi yaratan bilir.

Demek ki bize düşen, saygı ve sevgiyle, sorumluluk bilinciyle yaşamak, yaşamın içinde hakkıyla var olmaktır !

Çok şükür.

Sevgimle

Şerife ÇETİN