Köşe Yazısı Güncelleme Tarihi: 22 Eyl 2016 14:25

Hükümete ekonomiyi canlandırmak için bir önerim var

Hükümete ekonomiyi canlandırmak için bir önerim var
15 Temmuz darbe girişimi sonrası ekonominin alabileceği zararı hafifletmek için bir dizi önlem alındı. Bunların başlıca amacı iç talebi yıkılmadan ayakta tutabilmeye yönelikti.

Yapılan bu ince ayarların ne kadar işe yarayacağını hep birlikte göreceğiz. Ama benim gözlemim şu ana kadar atılan adımların daha çok bankaların ve şirketlerin (vergi affı ya da perakende ve emlak şirketlerine yarayacak düzenlemeler) işine yaradığı, doğrudan tüketici güven ve talebini artırmaya yönelik olmadığı.

Benim daha doğrudan ve etkili olabileceğini düşündüğüm bir yol var: Kredi kartı ve bireysel kredi borçlarının yeniden yapılandırılması!

Madem kısa vadede üretim ya da ihracat artışıyla ekonomiyi hızlandıramıyoruz o halde tüketime yönelik adımları en azından doğru atalım.

Örneğin son olarak Gümrük Bakanımız Tüfenkçi, kredi kartları ile alışverişe 3 taksit imkanının getirileceğini açıkladı. Yine daha çok şirketlerin ve bankaların işine gelebilecek bir uygulama.
Halbuki tüketici artık o 3 taksiti dahi yapamayabilir!

Şimdi rakamlara bir bakın: Temmuz 2016 itibariyle 2 milyonun üzerinde kişi kredi kartı borçlarını ödeyemedi. Aldığı bireysel kredileri ödeyemeyenlerin sayısı ise 1 milyon 700 binden fazla. Toplamda yaklaşık 3 milyon kredi kartı ve bireysel kredi borcunu ödeyemiyor.

Sorunlu krediler içinde en büyük pay işte bu kalemlerde. Bankalar Birliği’nin sadece Temmuz verilerine göre ödenmeyen/ tasfiye olacak kredi kartı 8 milyar liranın üzerinde. Toplam sorunlu kredilerin tam yüzde 15’i! Bireysel kredilerde durum daha kötü. Sorunlu bireysel kredi tutarı 11 milyar lira düzeyinde ve toplam sorunlu kredilerin yüzde 20’si. Dolayısıyla bahsettiğim iki kalem, bankacılık sektöründeki toplam sorunlu kredilerin yüzde %35’i düzeyinde.
Ekonominin yavaşladığı, işsizliğin ise 70 ayın en yüksek seviyesine çıktığı bir dönemdeyiz. İşgücü verilerini en yakından takip eden kurumlardan BETAM’a göre işsizlik artmaya devam edecek.

O halde tüketicinin kredi borcunu ödemekte daha da zorlanacağı bir döneme giriyoruz.
Bazılarınız  “zaten sadece tüketim ile büyüyebiliyoruz” diyebilirsiniz. Haklısınız ama bu makro verilerle artık onun da garantisi yok.

Bahsettiğim yapılandırmanın ise halihazırda bankaların uyguladığı yapılandırma ile ilgisi yok. Faizler fahiş ve sorunu kalıcı şekilde çözmekten uzak.

O halde tıpkı zamanında İstanbul yaklaşımında şirketlere yapıldığı gibi tüketiciler için de aynı yol izlenebilir.
Gecikme faizlerinin sıfırlandığı, borçların vadelendirildiği bir yapılandırma!
Ne dersiniz?

(paraalanaliz.com)

Ekleme Tarihi: 22 Eyl 2016 14:25