Politika Güncelleme Tarihi: 20 Ağu 2016 11:24

Kılıçdaroğlu: Gülen masumum diyorsa Türkiye'ye gelip hesap vermeli

Fetullah Gülen'in iadesi konusunda değerlendirmelerde bulunan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Fetullah Gülen, 'masumum, bunlarla ilişiğim yok' diyorsa kendisi Türkiye'ye gelmeli, gel hesabını ver" dedi.

Kılıçdaroğlu: Gülen masumum diyorsa Türkiye'ye gelip hesap vermeli
Ankara'da gazetecilerle kahvaltıda buluşan Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Fetullah Gülen'in iadesi konusunda ABD'nin uluslararası anlaşmalara uyması gerektiğini belirten CHP Lideri, "Gülen'in iade edilmemesi ABD ile ilişkilerde bir kırılma yaratır. Umarım böyle bir kırılmaya ABD izin vermez" dedi.

Açıklamalarının devamında Fetullah Gülen'e de bir çağrıda bulunan Kılıçdaroğlu, "Eğer ABD vermiyorsa ve Fetullah Gülen, 'masumum, bunlarla ilişiğim yok' diyorsa kendisi Türkiye'ye gelmeli, gel hesabını ver" şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları;

"İSTİHBARAT DÜZENLEMESİNE BAKARIZ"

(İstihbaratın yeniden yapılandırılması konularında hükümete destek verecek misiniz? sorusu üzerine) Devletin yeniden inşasını, kurumların yeniden yapılandırılmasını öngören düzenlemelerin OHAL uygulamalarıyla yapılmasına karşı çıkıyoruz. Bu; darbe girişimini fırsatçılık kabul edip parlamentoyu devre dışı bırakmak olur. İstihbarat, gerçekten sağlıklı bir yapıya kavuşacaksa yeniden yapılandırma bağlamında bakarız. Biz de Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbaratının güçlü olmasını isteriz. Ama bunun yeri parlamentodur, KHK'lar değil. Anayasa Mahkemesi'nin OHAL sonrasını düzenleyen KHK'ların demokratik hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu belirten iki karar var.

"TERÖRDE KOLAYCILIĞA DÜŞMESİNLER"

(Son terör olayları ve FETÖ-PKK işbirliğine ilişkin iddialar konusunda) Şu kolaycılığa düşmememiz gerekir: 'FETÖ terör örgütü çıktı, bütün suçları bunun üzerine atalım'. Bir terör örgütünün bir başka terör örgütüne destek vermesi eşyanın doğasına aykırı değil. Başbakan hangi verilerden çıkarak bu sonuca vardı bilmiyorum ama kolaycı yorumlardan kaçınması gerekiyor. Her olaydan sonra başbakanlar, bakanlar terörün olduğu yerlere giderler, teröre lanet okuruz. Şehitlerimiz için, 'Kanları yerde kalmayacak' diye tumturaklı laflar ederiz. Arkasından bir şey yapmayız. Siz işin uluslararası boyutunu dikkate almazsanız, terör örgütünün finans kaynaklarını kesmezseniz, terör olayını bitiremezsiniz.

"UMARIM DEVAM ETTİRİR"

( Cumhurbaşkanı 'Hiçbirimiz 15 Temmuz öncesine dönemeyiz' dedi. Siyasiler Yenikapı ruhunu devam ettirebilecek mi? sorusu üzerine) Umarım devam ettirir. Sayın Cumhurbaşkanı ne kadar samimi bilmiyoruz. Bunu zaman gösterecek. Keşke bunu söylerken AKP'nin kuruluş yıldönümüne bağlanmasaydı. Bu mesaj tarafsızlık ortamı içinde verilmiyor. Bakın biz bunu bile eleştirmedik. Bütün siyasi partileri, kuruluş yıl dönümünde kutlayabilir, tarafsızlığını korur. Birçok konuda yeni bir sayfa açmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a da söyledim. Gazetecilerin özgürce yayın yapacakları bir ortam yapılması gerektiğini söyledim.

"HDP, TERÖRÜ AÇIKÇA KINAMALI"

HDP'nin de terör eylemlerinin sonuçlandırılması konusunda üzerine düşen görevler var. HDP'nin terörü kınamasını hepimiz istiyoruz. Diğer siyasi partilerin HDP'yi dışlamaması lazım. Yoksa onu meşru alanın dışına çıkarmış oluruz.

"SİYASİ AYAĞI ORTAYA ÇIKARILMALI"

(15 Temmuz'un siyasi ayağı belirlenmeden bu mesele açıklığa kavuşur mu? sorusu üzerine) Hayır. Eğer parlamento bu işe sağlıklı bakıp sağlıklı çözümler üretmek gerekiyorsa ve böyle bir amacı varsa bu işin siyasal ayağının da ortaya çıkarılması lazım. İktidar partisinin ayak sürüdüğünü görüyoruz. Ayak sürümesin. Özeleştiri yapacaksak beraber yapacağız. Bu işin bütün belgelerinin ortaya çıkarılması lazım.

"ÖZELEŞTİRİNİN AYAKLARI YERE BASMALI"

(Ak Parti'nin içinin temizlenmesi konusunda destek verir misiniz? sorusu üzerine) Bir partinin kendi içişlerine müdahaleyi doğru bulmayız. Bir partinin içine terör örgütü olarak tanımladığımız gruplardan birileri girmiş olabilir ama hukuk içinde kalındığı sürece her türlü desteği veririz. Ama, 'Biz 17-25'i milat olarak alıp öncesini aklayıp, sonrasına bakarız' demek doğru değil. 'Efendim, alnı secdeye geliyor Allah bizi affetsin'. Yarın biri de, 'Allah bizi affetsin. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı kandırdılar, bizi de kandırdılar' dese hâkim ne karar verir? Ayakları yere basan bir özeleştiri olmalı.

"BİZE ÖZEL BELGE GELMEDİ"

(17-25 Aralık sürecinde FETÖ'den doğrudan ya da dolaylı destek aldınız mı?) Bu olayın bütün ayrıntılarını biliyoruz. Bize özel olarak hiçbir belge gelmedi. Size nasıl geliyorsa internetten falan, biz de oralardan bulduk.

"TALİMATI KİM VERDİ?"

( Deniz Baykal kaseti) Ben o kasetlerin bizzat Başbakan tarafından izlendiğini gördüm. Olayın aydınlanmasını isteriz ama ülkenin savcıları aydınlatacak, biz değil. Kim yaptıysa, yargı önünde hesap sorulsun. Türkiye, bu tür ayıplarla bir daha karşı karşıya kalmasın. (Kaset ile FETÖ CHP'ye de operasyon çekmedi mi?) Bunlar kendiliğinden mi yaptılar yoksa bir siyasi otoritenin isteği mi yerine getirildi? Sormak istediğim bu. O nedenle bunun siyasi ayağının, bütün ayaklarının ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Sadece Deniz Bey değil, diğer partilerle ilgili olarak da talimatı kim verdi? Gün gelecek daha fazla şey ortaya çıkacak.

"BİNALİ BEY EVET DERSE ÖNERGE VERİRİZ"

(Baykal ile ilgili bir komisyon kurulmasını neden istemediniz?) Bizim istihbarat örgütümüz yok, nasıl ortaya çıkarabiliriz? Binali Bey, 'evet komisyon kuralım' derse derhal önergeyi veririz. Siyasi alanın kirlilikten arınması lazım. Bildiğim kadarıyla savcılık önemli bir aşama kat etmiş vaziyette. (Savcılık araştırması konusunda ABD Gülen'i destekleyen kaset komplosunun arkasında çıkarsa şaşırır mısınız?) Niye şaşırayım arkadaşlar? Her istihbarat örgütü bir başka ülkede kendi ülkesinin çıkarları doğrultusunda çalışabilir. Bir başkasını suçlayarak kendi ayıbımızı kapatmak istiyoruz.

"ŞİKÂYETLERİ CANİKLİ'YE AKTARIYORUZ"

(CHP ile hükümet arasında kamudaki temizliğe ilişkin bir mekanizma var mı? sorusu üzerine) Ayırım yapmadan gelen şikâyetleri Sayın Nurettin Canikli'ye aktarıyoruz. Düzeltmeler de oluyor, ek dönüşler de oluyor. Böyle bir diyalog var.

"CADI AVI ATMOSFERİ BİTMELİ"

(Şirketlere kayyum atanması) Şu baskı atmosferinden Türkiye'nin kurtulması lazım. Şirketler, terör örgütlerine kaynak aktarıyorlarsa itirazımız yok. Ama gözdağı verme amacıyla yapılıyorsa doğru değil. Türkiye'nin bir cadı avı atmosferinden kurtulması lazım.

"ABD İADE ETMEZSE KIRILMA OLUR"

(ABD ve Batı'nın tavrı) Hükümet, FETÖ ile ilgili bütün bilgileri ABD'ye aktarmalı. ABD, kendi hukuk sistemi içinde bunu Türkiye'ye teslim etmeli. Belgelerin geç gönderilmesi ve binlerce belge gönderilmesi bir soru. Bunların ayıklanması bile yıllar sürer. Niye bu kadar çok doküman gönderdiler anlamış değilim. Eğer ABD vermiyorsa ve Fetullah Gülen, 'masumum, bunlarla ilişiğim yok' diyorsa kendisi Türkiye'ye gelmeli, gel hesabını ver. Hükümete destek veriyoruz. İadesini isteme konusunda gecikildi. Uluslararası anlaşmalara bizim kadar ABD'nin de uyması gerekir. Fetullah Gülen'in iade edilmemesi ABD ile ilişkilerde bir kırılma yaratır. Umarım böyle bir kırılmaya ABD izin vermez. 240 kişiye yakın insanın hayatını kaybettiği, Cumhuriyet tarihinin en kanlı darbe girişiminin ana aktörünü vermezse bu kırılma olur.

"SÖYLEDİĞİMİZ ÇİZGİYE GELDİLER"

Dış politikanın 180 derece değişmesi gerektiğini söylemiştik, bu çizgiye geldiler. Numan Kurtulmuş, 'Bütün bu işler Suriye politikası yüzünden başımıza geldi' diyor. Söylediğimiz zaman bizi Esadçı ilan ettiler. Üzülerek söyleyeyim, Suriye'ye silah gönderme olayı hâlâ sürüyor. Bu sakıncalı bir olay, hükümetin hemen bundan vazgeçmesi lazım. Suriye ile ilgili olarak ortada kırmızı çizgi falan kalmadı. Bunun faturasını bütün vatandaşlar ödemiştir. Bu hatayı telafi etmeye çalışıyor, biz memnun oluruz telafi edilirse. Eksen kaldı mı ki kayması olsun. Hangi eksenden bahsedeceğiz?

"BU ÖRTÜLÜ OPERASYON DEĞİL"

(Silah sevkiyatı iddiası) Suriye'deki son patlamaya bakın, sınırımızdaki son patlamaya bakın. Ben bu kadarını söylemek isterim. Bu ayrıntıları hükümet biliyor. (Hükümet, Suriye'ye silah gönderiyor açıklamanız Türkiye'ye uluslararası alanda zarar vermeyecek mi?) Eğer yanlış devam ediyorsa gözünüzü kapattığınız zaman ülkenize en büyük ihaneti yapmış olursunuz. Yanlışın tekrarı siyasetin iflası demektir. Olay örtülü operasyonun ötesine geçerse ve bir ülkeyi bir batağa sokarsa ona örtülü operasyon diyemezsiniz. Elinizi vicdanınıza koyun söyleyin, benim burada söylediklerimin neresi eksik? Dilimizde tüy bitti. Baasçılıkla suçladılar. Türkiye'nin başı belaya girmesin diye çok şeyimiz var söylemiyoruz. ( Suriye konusunda zirve önermeyi düşünür müsünüz?) İzlenen politikanın yanlış olduğunu hükümet fark ediyor. Düzeltmek istiyor, düzeltsin. Düzeltirse her türlü desteği veririz.

"20 MİLYON DOLARA İTİBARIMIZ SATILDI"

İsrail anlaşması geliyor Meclis'e. Meşhur fıkra var ya, 'Biz bu işi niye yedik' diye. Niye bu hale getirdiniz? 20 milyon dolara Türkiye'nin itibarı satıldı. İnsanlarımız öldürüldü. Hiçbir şey elde etmedik. Esip gürlüyorlardı. İsrail ile ilişkiler düzelsin ama yahu her gelenin tokat attığı bir ülke olmamalı Türkiye.

"ÖNLEMİ İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ALACAK"

(FETÖ'nün suikast girişimlerinde bulunabileceği söyleniyor. Önlem alıyor musunuz?) Dikkatli olmamız gerektiği söylendi. Alacağımız önlem ne olacak? Önlemi İçişleri Bakanlığı alacak. Müsteşar aradı, önlemleri artırdıklarını söyledi. Bize ya da diğer siyasilere yönelik Türkiye'yi karıştırmak için, farklı atmosfer yaratmak için terör örgütleri böyle bir şey yapabilirler. Siyasetçi olarak bizim yapacağımız fazla birşey yok. Elimizde istihbarat yok.

"HÜKÜMET SÖZ VERDİ"

(TSK'nın yeniden yapılandırılması, kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması, emir komuta zincirindeki değişikliklere ilişkin düzenlemeleri Anayasa Mahkemesi'ne götürmeyi düşünüyor musunuz?) TSK ile ilgili düzenleme doğru değil. Uzun yıllar bürokraside çalışan birisiyim. Bir genel müdür düşünün; üç ayrı yerden talimat alıyor. Müsteşardan, bakandan, başbakandan. Üçü de diyor ki, 'Benim dediğimi yapacaksın'. Bu genel müdür hiçbir iş yapamaz. Askerde emir komuta temel kuraldır. Siz orayı tamamen dinamitliyorsunuz. Bunu yaptığınız andan itibaren orduyu tamamen çökertirsiniz. Biz bunu söyledik. Şu olabilir, 'Biz bunu bu dönem yani 3 ay için yaptık, bunu yaparken haklı gerekçelerimiz var' derlerse bunu anlarım.

KHK'ya bakıyoruz, OHAL süresince geçerlidir demiyor. OHAL sonrasını da kapsıyor. Bu, Anayasa'ya aykırıdır. Hükümet bu konuyu parlamentoda OHAL süresi içinde çözeceklerine dair bize söz verdi. 'Oturup parlamentoda görüşüp tartışacağız ve çözeceğiz' dediler. Çözmezlerse evet bunu Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz. Sonuçta hukuka aykırı bir düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne götürmeyeceğiz dersek doğru olmaz. Hükümet söz verdi, düzelteceğiz dedi. 60 gün süremiz var zaten. Hükümet söz veriyor, 'Hayır, biz senin sözünü dinlemiyoruz' dersek doğru olmaz. Yaratılan atmosferi bozmak istemiyoruz. Hükümet diyor ki, 'Böyle bir süre içinde buna ihtiyacın var, FETÖ ile mücadele etmem lazım'. Biz de diyoruz ki, 'Mücadele et kardeşim, senin önüne özel bir engel çıkarmıyoruz, hukukun üstünlüğü içinde ne gerekiyorsa yap' diyoruz. 'Ben bunu yaptım, parlamentoya sevk ettim ve süratli bir biçimde düzenleyeceğim, bunları dikkate alacağım' diyorlar. Sayın Başbakan'ın böyle açıklamaları da oldu. Biz de diyoruz ki, 'Düzeltiyorsanız bir mesele yok zaten.'

"MECLİS KAPANMAMALI"

OHAL döneminde Meclis'in kapatılmasını çok doğru bulmuyoruz. OHAL ile ilgili KHK'ların ivedilikle görüşülmesini istiyoruz. Biz buna uygun çalışmalarımızı başlattık. Doğrusu nedir konusunda çalışma yaptık. Emekli askerleri davet ettik. Anayasa hocalarını çağırdık."

Ekleme Tarihi: 20 Ağu 2016 11:24