Köşe Yazısı Güncelleme Tarihi: 9 Eki 2025 00:45

Koç Dolunayı: Şifayı Çağırmak Onmak Işık Olmak

Onmak kelimesi ne güzel şifayı anlatır, bu Koç dolunayı şimdiye kadarki tüm Koç dolunaylarından oldukça farklı ve oldukça özel bir dereceyle açılış yapıyo

dolunay

GÖKYÜZÜNÜN MATEMATİĞİNDE KOÇ DOLUNAYI ŞİFAYI ÇAĞIRMAK-ONMAK, IŞIK OLMAK! Onmak kelimesi ne güzel şifayı anlatır, bu Koç dolunayı şimdiye kadarki tüm Koç dolunaylarından oldukça farklı ve oldukça özel bir dereceyle açılış yapıyor, yükselen 10° terazi burcu ile merhaba diyor. Rakamların diliyle şifayı çağırıyor, “on, onmak eylemi köküdür”. Hayatımızda her şey alt üst olmuşken, bizi gökyüzünün şifayla sarmalaması nasıl mühim; bunun değerini bilen, ilahi ışığı kalbinin ateşiyle parlatacak; farkında olmayan için, sıradan bir gökyüzü sıradan bir yaşam ile, kendi dipsiz karanlıklarına gömülecekler. O dipsiz kuyulara düşmeye düşeriz de, o kuyudan nasıl çıkacağız? Karanlıklarımıza razı mıyız?

Kendimizi olduğumuz gibi sevgiyle kabule geçtiğimiz de, bu alt üst olmuş hayatın, olmuş olanın hayrını hikmetini görebileceğiz.

“Hayat bizden bize sunulan yansımadır.” Ayna da seyrettiğin her şey sana seni anlatır. İlahi yasa seni yaşadıklarınla dengede tutar. Dengede tutulan olmak mı? Dengeye kendin ulaşmak mı?

“DİL”İN KEMİĞİ YOKTUR Ağızdan çıkan her söz, kendi titreşimine devam eder, kendi hakikati nispetinde. “Ol de olsun” ayeti de bunu anlatır. Kadim bilgelikte ve mitlerde “söz büyüdür” diye de geçer.

“Söz” yaratımın ilk halidir.

“Derin dehlizlerindeki karanlığını sevgiyle kucaklayan, içeriden yansıyan sihirli sözlerle buluşan olur.”

Yıldızlar karanlıkta parlar.

Ve düstursuz çıkan her söz kendi cehennem ateşinin yakıtı olmakla kalmaz, incittiği gönüller de karması olur. Dilin kemiği yoktur! Ve hatırla! “Ağızdan çıkan her söz muhattabına ulaşır; Ya sağa yazılır, ya sola yazılır.” Yüce Allah’ım iyi amellerle buluştursun bizi 🙏

Burada Yunus Emre’mizi de hatırla! “Bir kez gönül yıktınısa Bu kıldığın namaz değil Yetmiş iki millet dahi Elin yüzün yumaz değil”

İşte bu sebeple; Kendi ışığını parlatırken başka ışıkların sönmesine mahal verme! Biz birlikte güçlüyüz! Biz’in içindeki ben kadar, ben’in içindeki biz de mühimdir.

GÖRÜNMEYENİN GÖRÜNÜR OLMASI İlahi ışığın yuvası olan gönül evinde, kozmik güç sırlanmıştır. Kendi ışığını ilahi kıvılcım ile yakabilen, ışığına sahip çıkabilen için, yeni bir dönem başlıyor. Işığın gölgesi yoktur! Işık sır perdelerini de bir bir açar. Gölge kalkar, varlık kendini ifşa eder! Görünmeyen görünür olduğu gibi, saklanmış olan da ayan beyan ortada bulurken kendini ve maskelenmiş her ne varsa tüm maskelerin bir bir düşüşünü seyreder cümle alem.

Işığın olduğu yerde sır kalmaz, gizem saçılır, örtü açılır.

İlahi ışığın gücü önünde hiç bir güç varlığını sürdüremez de gizlenemez de karşılığını veremez de!

IŞIĞINDA KENDİNİ GÖRME Şimdi bireyselliği aşan bu kozmik durum, tıpkı kainatın ilk yaratımındaki başlangıç noktasına benzer. Zodyakın başlangıç noktası Koç Burcudur. Ve dahi kardinal gezegenler ile işbirliği yapmış bir Koç Burcu dolunayı yaşıyoruz. Ani sonlanışlar ani başlangıçlar bizim içimizde de mevcut. Gökyüzünde ne varsa yeryüzünde de o vardır. Dolunay böylesi bir göksel enerji ile birlikte zodyakın bir yedi aksında görünür, görünür olmasına da birinci evde terazi burcu, yedinci evde koç burcu yerleşmiş vaziyettedir. Ve Şems Tebriz’i yi hatırlayan olduk yine: ““Hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?” Ve bu alt üst oluş ilahi ışığın gücü ile oluyor ise BİZ’in içindeki kendini görmeye hazır mısın? Kendin olmaya, kendini sevgiyle kabule geçmeye var mısın? Ancak dikkat et! Bu kozmik gücün sendeki yansımasıdır! Kendi hakikatini fıtratını olduğu gibi ayan beyan aynada görmeye razı mısın?

ARINMA, YANMA, SİMYA Ve hatırla! O ilk Ateş, ilk kıvılcım başlangıç noktasıdır. Simya’nın gücü ateşten gelir, kendindeki değişimin dönüşümün de ateşi, göksel kıvılcım ile yanmaya başlıyor. Yaratılış amacını hatırla! Dönüşümün kozmik gücü kendi ışığında saklı! Kendi ışığın nasıl hiç merak ettin mi?

Başlasın simya amacına uygun yeni bir BEN yaratmaya!

İşin içinde kozmik göksel enerji olunca hazır mıyız; Saf titreşime sahip en iyi versiyonumuzla buluşan olmaya?

Ve hatırla! Ateş aynı zamanda arınmamızı da sağlar, Eski ben gider, yeni ben gelir. Arınmış olarak; Küllerinden yeniden “yenidoğan” olmaya cesaretin var mı? Cesaret dileyenler, şıp diye cesur olamayacaklar. Dilediğini yaşaması için, cesaret isteyen olaylar, durumlar, olgularla buluşacaklardır.

Soru sormayı bilmek de önemli azizim, neyi nasıl dilediğin de!

ÖFKENİN İÇİMİZDEN FIRLAYIŞI Öfkenin bizden fırlayışını tutabilene aşk olsun. Göksel enerji ile beden buluşunca içerde var olanı da büyütür. Böylesi sürecin içinde o çok dingin sakin görünen şahısların dahi öfkesi gün yüzüne çıkacak. Maskeler bir bir düşecek. Her şey bir çıkar uğruna yaşanmış şu ana kadar. Öyle müspet bir göksel enerji var ki; yalan, dolan, gizli öfke, gizli kıskançlık vb. her şey ortaya dökülecek. Ancak kendi kadrini kıymetini değerini bilen, kendi merkezinde denge de olanlarımız, bu enerjiyi sağaltımını sporla egzersizle yogayla ışığa dönüştürebileceklerdir.

“Güç, bilge olanda ışığa dönüşür! Ve O, diğer mumları da yakmayı bilendir.”

AZİMLİ OLAN, DUVARLARI YIKAR Eskiye tutunmak, olmazsa olmaz prensiplere sığınmak, duygulara hislere bağımlı olmak, takıntılı davranışları olmak vb hepsi bizim içinde hapis kaldığımız duvarlarımızdır. Şimdi böylesi bir duvarı yıkmak mümkün müdür?

Sıkı durun! İşte bu kozmik titreşimi yüksek, bu göksel enerji bizimle! Saf Odağımız neresi? Sorun odaklıysak vay halimize! Çözüm odaklıysak neler mümkün! İşte bu yıkılmaz kırılmaz dediğimiz duvarları, yakmak yıkmak mümkün! Nasıl mı? Azim ve gayretle, hiç vazgeçmeden devamlılık ile! Tıpkı bir yenidoğanın, kapalı rahimden dünyaya gelişi gibi. Doğum öyle kolayla bir süreç değildir. İlk doğum en uzun sürece sahiptir. Sonuna kadar yılmadan vazgeçmeden devam eden, o cesareti gösteren, yeni ben ile de buluşan olacaktır.

Öğrenilmiş acizliklerin zincirlerini kırmaya hazır mısın? İçerdeki özün özü ile ilk buluşmaya var mısın?

İNSAN OLMAK , TEK YÜREK OLARAK İlahi adalet şaşmaz, zaman aşımına da uğramaz! Yargı mercii tektir, bu ilahi nizamda. İnsanları yargılayarak ötekileştirmek çok kolaydır. Ne ekersen onu biçersin! Bu nettir. Allah ne cezalandırır, ne sınava tabi tutar ne de ödüllere boğar. İnsan olanı diğer varlıklardan ayıran, cüzzi irade ile insan bunu, kendi seçimleri ile yapar.

İnsan, insan olmaya talip midir? Yoksa yargılayarak ayrıştırmayı mı sever?

İnsan olmanın faziletleri ile buluşan olalim inşallah 🙏

İbnül Arabi “Arif olan için din yoktur! Der. Dünyamızda ne çok inanç var, her birine saygım sonsuz. Biz biliriz ki Allah ile kul arasına hiç bir varlık giremez. İbadet sırdır. İbadet şekilden ibaret değildir. Bizim için kimin neye inandığı değil, her birey layıkıyla insan olmaya talipli mi? Bu kısmı önemlidir. Bu dünya bizim! Ötekileştirmeden bir olmaya razı mıyız? Payda “insan olmak” olunca, tevhidi sağlamak mümkün olur mu? Hangi sahne hangi senaryo hangi perde değil?

Ötekileştirenlerden uzak durup tek paydada buluşmak büyük önem arz ediyor. “Neslimiz insan olsa dahi, tüm yaratılmış varlıklara saygı göstererek bir birimizi VAR edebiliriz. Varlığımızın, var olabilmesi ancak böyle mümkündür. Her bir varlığın neslini sürdürebilmesi de buna bağlıdır.”

Yeni nesiller için daha güzel bir gelecek için BİZ VARIZ. Farklı inançlara rağmen, varlığımızın var olabilmesi için tek bir yürek olmaya hazır mıyız?

BİZ’den BİR’e ulaşmak, BİZ’de BEN’i bilenle, BEN’de BİZ’i bilenle mümkündür. Biz birlikte güçlüyüz!

Selamen selame tüm yaratılmışlara aşkla ilimle lütufla,

Ekleme Tarihi: 9 Eki 2025 00:45