Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 23 Haziran’da Başbakanın imzası ile Meclise gönderildi.
Sizlerin de çeşitli gazete, dergi ve internet haber sitelerinden okuduğunuz gibi söz konusu tasarı ile çok sayıda kanunda değişiklik ve eklemeler yapılmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Harçlar Kanunu, Ticaret Kanunu ve diğer kanunlarda değişiklik yapılıyor.
Bizde dikkatimizi çeken birkaç hususa değinelim.
Tasarının 8. Maddesi ile 6183 sayılı AATUHK 22/A maddesine ekleme yapılarak, 5018 sayılı Kanuna tabi kamu idareleri ve bu idarelere bağlı döner sermayeli işletmelerin yapacağı ödemelerden önce de “vadesi geçtiği halde ödenmemiş borcu bulunmadığına dair belge” aranılmaya başlanmaktadır.
Tasarının 10. Maddesi ile 6802 sayılı Gider Vergileri Kanuna 31. Maddesine ekleme yapılmaktadır. Sigorta şirketleri, iptal ettikleri sigorta muamelelerine ilişkin vergileri iptalin gerçekleştiği dönemde hesaplanan BSMV’den indirilebilmektedir.
Buna benzer hüküm Bankalar ve finansman şirketlerine de getirilmektedir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun gereğince tüketicilere, Bankalar ve finansman şirketleri tarafında iade edilen ücret, komisyon vb. adlarla tahsil edilen tutarlara ilişkin vergiler, iadenin tüketiciye yapıldığı dönemde hesaplanan BSMV’den indirilebilmektedir.
Böylece bankalar ve finansman şirketlerinden haksız yere alınan verginin tekrar söz konusu mükelleflere iadesi sağlanmaktadır.
Tasarının 11. Maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 22. Maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Tek primli yıllık gelir sigortalarında sigorta süresinden bağımsız olarak tanınmış istisna, sigorta süresi en az 10 yıl ve üstü olacak şekilde değiştirilmiştir.
Vefat, maluliyet ve tasfiye harici nedenlerle 10 yıldan önce ayrılma durumunda tevkifat yapılması kararlaştırılmıştır.
Tasarının 12. Maddesi ile gelir vergisi kanununun 23. Maddesine 14/b eklenmiştir. Bu madde ile “Kanunu ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin, Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezlerinde münhasıran merkezin faaliyet izni kapsamında istihdam ettikleri hizmet erbabına Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler” istisna kapsamına alınmıştır.
Burada önemli husus işverenin dar mükellef olması, çalışılan yerin Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezleri olması, çalışanlara ödenen ücretin işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden olması ve döviz olarak ödenmesi gerekmektedir. TL ödenirse istisna şartı bozulur ve hizmet erbabının ücreti vergiye tabi olur.
Tasarının 13. Maddesi ile gelir vergisi kanununun 33. Maddesi yeniden düzenlenmiştir. 33. Madde ile GVK’nın 89/13. Maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10/ğ maddesiyle ilgili düzenleme yapılmıştır.
GVK’nın 89/13. Maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10/ğ maddelerinde “Dar mükellef gerçek/tüzel kişilere Türkiye'de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleri ile ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın %50'si beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilmektedir. Ancak fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi şarttır” denilmektedir.
Tasarıya eklenen madde ile “yukarıda belirtilen işletmelerin” sadece bu faaliyetleri için istihdam ettikleri hizmet erbabına ödedikleri ücretten asgari geçim indiriminin (AGİ) düşülmesinden sonra hesaplanan vergiden, ilgili yıl Ocak ayına ait asgari ücretin safi tutarının gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi olan % 15 oranının çarpılmasıyla bulunan tutarı mahsup edilmektedir.
Ancak hizmet işletmesinin bu faaliyetlerden sağladığı hasılatın % 85înin yurtdışından elde edilmesi ve faturanın yurtdışına düzenlenmesi gerekmektedir. Böylece hizmet işletmelerine vergi kolaylığı sağlanmaktadır.
Tasarının 14. Maddesi ile gelir vergisi kanununun 40/7. Maddesine parantez içi hüküm eklenmektedir. Mükellefler 40/7 Maddeye göre Safi kazancın tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanları kazançlarından indirebilmektedirler.
Parantez içi hüküm ile işletmeye dâhil olan gayrimenkullerin iktisadi değerinin artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamaların ilgili yılda doğrudan gider yazılmasına olanak sağlanmaktadır. Söz konusu hükümden kurumlar vergisi mükellefleri de faydalanabilmektedir.
Tasarının 15. Maddesi ile GVK’da bulunan Ar-Ge indirim müessesesi kanundan kaldırılmakta ancak tasarının 60. Maddesi ile 5746 sayılı kanunda düzenlenmektedir. Çokta bir değişiklik olmamakta sadece 5746 sayılı kanunda düzenlenmektedir.
Tasarının 15. Maddesi ile gelir vergisi kanununa 98/A maddesi eklenmektedir. Muhtasar beyannamesi, Muhtasar beyannamesi ve prim hizmet beyannamesi adı altında düzenlenerek tek beyanname verilmesi sağlanmaktadır.
Tasarının 19. Maddesi ile gelir vergisi kanununun 153. Maddesinde değişiklik yapılarak işe başlama esnasında ticaret sicil memurluklarınca yapılan tescil işlemi esnasında alınan evrakların vergi dairesine elektronik ortamda gönderilmesine imkân sağlanmaktadır.
Tasarının önemli yenilik getiren maddelerinden birisi de vergi usul kanununun 370. Maddesinin yeniden düzenleyen 22. Maddesidir. Söz konusu madde ile izaha davet müessesesi getirilmektedir.
Tasarı ile Mükellefler vergi incelemesine başlamadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce, ilgili makamlar tarafından verginin ziyaa uğramış olabileceğine dair ön tespit yapılması halinde mükellefler izaha davet edilmektedir.
Ancak ön tespit tarihine kadar ihbar yapılmamış olması gerekmektedir. İzaha davet yazısı tebliğ edilen mükellefler aynı kanunda yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlanamamaktadırlar.
Mükelleflerin 15 gün içinde izahta bulunmaları gerekmektedir. İzahat sonucunda idare vergi ziyaına sebebiyet verilmediğine ikna olursa vergi incelemesi yapılmaz veya takdir komisyonuna sevk edilmez.
İzah tarihinden itibaren 15 günde içinde; beyannamenin verilmesi ve düzeltilmesi, ödeme süresi geçmiş vergilerin gecikme zammı oranında bir zamla aynı süre içinde ödenmesi koşuluyla vergi ziyaı cezası % 20 oranında uygulanmaktadır.
Kanunun 359. Maddesi kapsamında kaçakçılık suçları içeren fiiller nedeniyle bu hükümden yararlanılamaz.
Söz konusu maddeden en çok sahte belge kullanımı (SBK) nedeniyle yapılan incelemelerle ilgili iş yükünün azalması beklenmektedir. Verimsiz incelemeler nedeniyle inceleme elemanlarının iş yükünün düşürülmesi hedeflenmektedir.
Ancak sahte belge tutarının 50.000-TL’yi aşması halinde veya sahte belge tutarının ilgili yıl toplam mal/hizmet alışları tutarının % 5’inin aşması halinde izaha davetten mükellefler yararlanamazlar.
Ayrıca tasarı ile damga, harçlar kanunlarında da çok sayıda değişiklikler yapılmaktadır.
Tasarının 55. Maddesi ile kurumlar vergisinden muaf olanları düzenleyen 4. Maddesine eklemelerde bulunulmuş ve 5. Maddesindeki istisnalarla ilgili düzenlenmeler yapılmıştır.
Ayrıca tasarının 59. Maddesi ile Kurumlar vergisi kanunun 13. Maddesinde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında değişiklik yapılmaktadır.
Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya
hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılmaktadır.
Yapılan değişiklikle ilişkili kişinin kapsamı yeniden belirlenmektedir. İlişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumlarda, örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirme yapılabilmesi için, en az % 10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkını olması şartı aranmaktadır.
İlişkili kişiler açısından bu oranları toplu olarak dikkate alınmaktadır.
Kurumların ilişkili kişilerle yaptıkları işlemlerin bedelini tespit için işlemsel kâr yöntemi de eklenmiştir.
Ayrıca geçici 2. Madde ile gerçek ve tüzel kişilerin yurtdışında bulunan varlıklarını Türkiye’ye getirilmesi amaçlanmaktadır.
Para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları 31.12.2016 tarihine kadar Türkiye’deki banka ve
aracı kurumlarına bildirmeleri; alacaklar ve taşınmazları ise aynı tarihe kadar vergi dairelerine beyan etmeleri gerekmektedir.
Söz konusu bildirim ve beyan nedeniyle vergi incelemesi yapılmaz ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Bildirilen ve beyan edilen tutarların deftere kaydedilmesi gerekmektedir.
Deftere kaydedilen varlıkların sermayeye ilave edilmemiş olması kaydıyla, daha sonra işletmeden çekilmesi kâr dağıtımı sayılmamaktadır. Bildirilen ve beyan edilen tutarlar dönem kazancının hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları 31.12.2016 tarihini geçmemek şartıyla bildirim tarihini takip eden bir ay içinde alacaklar ve taşınmazların ise beyan tarihini takip eden bir yıl içerisinde Türkiye’ye getirilmemesi halinde veya Türkiye’deki bankalar veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmemesi halinde vergi incelemesi yapılabilir, ceza kesilebilir.
Söz konusu tasarının en dikkat çeken konuları izaha davet müessesesinin olması, ilişkili kişinin tespitinde % 10’luk şartın getirilmesi ve yurtdışında bulunan varlıkların getirilmesi ile ilgili hususlardır. Tasarı çok çeşitli maddeleri içerse de önemli gördüğümüz hususlar bunlardır.
Sizlerin de çeşitli gazete, dergi ve internet haber sitelerinden okuduğunuz gibi söz konusu tasarı ile çok sayıda kanunda değişiklik ve eklemeler yapılmaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Damga Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Harçlar Kanunu, Ticaret Kanunu ve diğer kanunlarda değişiklik yapılıyor.
Bizde dikkatimizi çeken birkaç hususa değinelim.
Tasarının 8. Maddesi ile 6183 sayılı AATUHK 22/A maddesine ekleme yapılarak, 5018 sayılı Kanuna tabi kamu idareleri ve bu idarelere bağlı döner sermayeli işletmelerin yapacağı ödemelerden önce de “vadesi geçtiği halde ödenmemiş borcu bulunmadığına dair belge” aranılmaya başlanmaktadır.
Tasarının 10. Maddesi ile 6802 sayılı Gider Vergileri Kanuna 31. Maddesine ekleme yapılmaktadır. Sigorta şirketleri, iptal ettikleri sigorta muamelelerine ilişkin vergileri iptalin gerçekleştiği dönemde hesaplanan BSMV’den indirilebilmektedir.
Buna benzer hüküm Bankalar ve finansman şirketlerine de getirilmektedir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun gereğince tüketicilere, Bankalar ve finansman şirketleri tarafında iade edilen ücret, komisyon vb. adlarla tahsil edilen tutarlara ilişkin vergiler, iadenin tüketiciye yapıldığı dönemde hesaplanan BSMV’den indirilebilmektedir.
Böylece bankalar ve finansman şirketlerinden haksız yere alınan verginin tekrar söz konusu mükelleflere iadesi sağlanmaktadır.
Tasarının 11. Maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 22. Maddesinde değişiklik yapılmaktadır.
Tek primli yıllık gelir sigortalarında sigorta süresinden bağımsız olarak tanınmış istisna, sigorta süresi en az 10 yıl ve üstü olacak şekilde değiştirilmiştir.
Vefat, maluliyet ve tasfiye harici nedenlerle 10 yıldan önce ayrılma durumunda tevkifat yapılması kararlaştırılmıştır.
Tasarının 12. Maddesi ile gelir vergisi kanununun 23. Maddesine 14/b eklenmiştir. Bu madde ile “Kanunu ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin, Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezlerinde münhasıran merkezin faaliyet izni kapsamında istihdam ettikleri hizmet erbabına Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretler” istisna kapsamına alınmıştır.
Burada önemli husus işverenin dar mükellef olması, çalışılan yerin Ekonomi Bakanlığından alınan izne istinaden kurulan bölgesel yönetim merkezleri olması, çalışanlara ödenen ücretin işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden olması ve döviz olarak ödenmesi gerekmektedir. TL ödenirse istisna şartı bozulur ve hizmet erbabının ücreti vergiye tabi olur.
Tasarının 13. Maddesi ile gelir vergisi kanununun 33. Maddesi yeniden düzenlenmiştir. 33. Madde ile GVK’nın 89/13. Maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10/ğ maddesiyle ilgili düzenleme yapılmıştır.
GVK’nın 89/13. Maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 10/ğ maddelerinde “Dar mükellef gerçek/tüzel kişilere Türkiye'de verilen ve münhasıran yurt dışında yararlanılan mimarlık, mühendislik, tasarım, yazılım, tıbbi raporlama, muhasebe kaydı tutma, çağrı merkezi ve veri saklama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan hizmet işletmeleri ile ilgili bakanlığın izni ve denetimine tabi olarak eğitim ve sağlık alanında faaliyet gösteren ve Türkiye'de yerleşmiş olmayan kişilere hizmet veren işletmelerin münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazancın %50'si beyanname üzerinden indirim konusu yapılabilmektedir. Ancak fatura veya benzeri belgenin yurt dışındaki müşteri adına düzenlenmesi şarttır” denilmektedir.
Tasarıya eklenen madde ile “yukarıda belirtilen işletmelerin” sadece bu faaliyetleri için istihdam ettikleri hizmet erbabına ödedikleri ücretten asgari geçim indiriminin (AGİ) düşülmesinden sonra hesaplanan vergiden, ilgili yıl Ocak ayına ait asgari ücretin safi tutarının gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi olan % 15 oranının çarpılmasıyla bulunan tutarı mahsup edilmektedir.
Ancak hizmet işletmesinin bu faaliyetlerden sağladığı hasılatın % 85înin yurtdışından elde edilmesi ve faturanın yurtdışına düzenlenmesi gerekmektedir. Böylece hizmet işletmelerine vergi kolaylığı sağlanmaktadır.
Tasarının 14. Maddesi ile gelir vergisi kanununun 40/7. Maddesine parantez içi hüküm eklenmektedir. Mükellefler 40/7 Maddeye göre Safi kazancın tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanları kazançlarından indirebilmektedirler.
Parantez içi hüküm ile işletmeye dâhil olan gayrimenkullerin iktisadi değerinin artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamaların ilgili yılda doğrudan gider yazılmasına olanak sağlanmaktadır. Söz konusu hükümden kurumlar vergisi mükellefleri de faydalanabilmektedir.
Tasarının 15. Maddesi ile GVK’da bulunan Ar-Ge indirim müessesesi kanundan kaldırılmakta ancak tasarının 60. Maddesi ile 5746 sayılı kanunda düzenlenmektedir. Çokta bir değişiklik olmamakta sadece 5746 sayılı kanunda düzenlenmektedir.
Tasarının 15. Maddesi ile gelir vergisi kanununa 98/A maddesi eklenmektedir. Muhtasar beyannamesi, Muhtasar beyannamesi ve prim hizmet beyannamesi adı altında düzenlenerek tek beyanname verilmesi sağlanmaktadır.
Tasarının 19. Maddesi ile gelir vergisi kanununun 153. Maddesinde değişiklik yapılarak işe başlama esnasında ticaret sicil memurluklarınca yapılan tescil işlemi esnasında alınan evrakların vergi dairesine elektronik ortamda gönderilmesine imkân sağlanmaktadır.
Tasarının önemli yenilik getiren maddelerinden birisi de vergi usul kanununun 370. Maddesinin yeniden düzenleyen 22. Maddesidir. Söz konusu madde ile izaha davet müessesesi getirilmektedir.
Tasarı ile Mükellefler vergi incelemesine başlamadan veya takdir komisyonuna sevk edilmeden önce, ilgili makamlar tarafından verginin ziyaa uğramış olabileceğine dair ön tespit yapılması halinde mükellefler izaha davet edilmektedir.
Ancak ön tespit tarihine kadar ihbar yapılmamış olması gerekmektedir. İzaha davet yazısı tebliğ edilen mükellefler aynı kanunda yer alan pişmanlık hükümlerinden yararlanamamaktadırlar.
Mükelleflerin 15 gün içinde izahta bulunmaları gerekmektedir. İzahat sonucunda idare vergi ziyaına sebebiyet verilmediğine ikna olursa vergi incelemesi yapılmaz veya takdir komisyonuna sevk edilmez.
İzah tarihinden itibaren 15 günde içinde; beyannamenin verilmesi ve düzeltilmesi, ödeme süresi geçmiş vergilerin gecikme zammı oranında bir zamla aynı süre içinde ödenmesi koşuluyla vergi ziyaı cezası % 20 oranında uygulanmaktadır.
Kanunun 359. Maddesi kapsamında kaçakçılık suçları içeren fiiller nedeniyle bu hükümden yararlanılamaz.
Söz konusu maddeden en çok sahte belge kullanımı (SBK) nedeniyle yapılan incelemelerle ilgili iş yükünün azalması beklenmektedir. Verimsiz incelemeler nedeniyle inceleme elemanlarının iş yükünün düşürülmesi hedeflenmektedir.
Ancak sahte belge tutarının 50.000-TL’yi aşması halinde veya sahte belge tutarının ilgili yıl toplam mal/hizmet alışları tutarının % 5’inin aşması halinde izaha davetten mükellefler yararlanamazlar.
Ayrıca tasarı ile damga, harçlar kanunlarında da çok sayıda değişiklikler yapılmaktadır.
Tasarının 55. Maddesi ile kurumlar vergisinden muaf olanları düzenleyen 4. Maddesine eklemelerde bulunulmuş ve 5. Maddesindeki istisnalarla ilgili düzenlenmeler yapılmıştır.
Ayrıca tasarının 59. Maddesi ile Kurumlar vergisi kanunun 13. Maddesinde transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında değişiklik yapılmaktadır.
Kurumlar, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya
hizmet alım ya da satımında bulunursa, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılmaktadır.
Yapılan değişiklikle ilişkili kişinin kapsamı yeniden belirlenmektedir. İlişkinin doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumlarda, örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirme yapılabilmesi için, en az % 10 oranında ortaklık, oy veya kâr payı hakkını olması şartı aranmaktadır.
İlişkili kişiler açısından bu oranları toplu olarak dikkate alınmaktadır.
Kurumların ilişkili kişilerle yaptıkları işlemlerin bedelini tespit için işlemsel kâr yöntemi de eklenmiştir.
Ayrıca geçici 2. Madde ile gerçek ve tüzel kişilerin yurtdışında bulunan varlıklarını Türkiye’ye getirilmesi amaçlanmaktadır.
Para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları 31.12.2016 tarihine kadar Türkiye’deki banka ve
aracı kurumlarına bildirmeleri; alacaklar ve taşınmazları ise aynı tarihe kadar vergi dairelerine beyan etmeleri gerekmektedir.
Söz konusu bildirim ve beyan nedeniyle vergi incelemesi yapılmaz ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Bildirilen ve beyan edilen tutarların deftere kaydedilmesi gerekmektedir.
Deftere kaydedilen varlıkların sermayeye ilave edilmemiş olması kaydıyla, daha sonra işletmeden çekilmesi kâr dağıtımı sayılmamaktadır. Bildirilen ve beyan edilen tutarlar dönem kazancının hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları 31.12.2016 tarihini geçmemek şartıyla bildirim tarihini takip eden bir ay içinde alacaklar ve taşınmazların ise beyan tarihini takip eden bir yıl içerisinde Türkiye’ye getirilmemesi halinde veya Türkiye’deki bankalar veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmemesi halinde vergi incelemesi yapılabilir, ceza kesilebilir.
Söz konusu tasarının en dikkat çeken konuları izaha davet müessesesinin olması, ilişkili kişinin tespitinde % 10’luk şartın getirilmesi ve yurtdışında bulunan varlıkların getirilmesi ile ilgili hususlardır. Tasarı çok çeşitli maddeleri içerse de önemli gördüğümüz hususlar bunlardır.