Ekonomi Güncelleme Tarihi: 23 Ağu 2016 16:00

Mehmet Özhaseki: Boydakları tam iki kez uyardım

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan Boydak ailesi üyelerini 17-25 Aralık'tan sonra iki kez uyardığını anlattı.

Mehmet Özhaseki: Boydakları tam iki kez uyardım
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, İnternethaber Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık ile İnternethaber yazarı Süleyman Özışık'a 15 Temmuz darbe girişimini ve 17-25 Aralık sürecini değerlendirdi. Özhaseki verdiği röportajda şimdiye kadar hiç anlatmadığı konulara değindi.

17-25 Aralık sürecinden sonra çevresinde Gülen hareketine üye 25-30 iş adamını uyardığını açıklayan Özhaseki, Kayserili olması nedeniyle çok yakından tanıdığı Boydak ailesiyle arasında geçenleri de ilk kez anlattı.

"2 SENE GEÇTİ HİÇ TELEFONLAŞMADIK"

Hacı Boydak'ı 17-25 Aralık'tan sonra çağırıp cemaat konusunda uyardığını anlatan Özhaseki, "Hacı Bey'e sordum. Açık yapmadım, çağırdım uyardım. O da bir düşünce istedi, 'Şu anda müfettişler var fabrikamı inceliyorlar' dedi. Bu yapıya destek olup, TUSKON'a katılınca dikkat çekiyorsun dedim, iyi düşün dedim. Sonrasında da aradan 2-2,5 sene geçti hiç telefonlaşmadık" diye konuştu.

İşte Mehmet Özhaseki ile yapılan o röportaj:

"HERKESTE BİR ŞAŞKINLIK OLDU"

Boydak'a kayyum atandı. Bunu nasıl karşılıyorsunuz. Bir ikincisi geçmişte Boydak'lara yönelik sizin gerek belediye başkanlığı gerek AK Parti Genel Başkan Yardımcısı döneminde gerekse Bakanlık döneminizde uyarınız oldu mu
Boydak'lara? Seçimlerde Boydak ailesinin bir kesimi sizin aleyhinize de çalışmıştı? Ne diyeceksiniz?


Şimdi Boydak üzerinden de ziyade, 17-25'ten sonra herkeste bir şaşkınlık oluştu. Yani cemaatin sadece hizmet hareketi olduğu, güzel işler yaptığını görerek Türkiye'nin ekseriyeti bunlara yardımcı oluyordu. 17-25'te herkes bir şaşırdı, ne oluyor dedi. Birkaç ay gelişmeleri izledik, bizde yakından takip ettik, anlamaya çalıştık. Olay berraklaşmaya çalıştıktan sonra, herkesteki flu alan bitti bendeki de çok netleşti. O yapıdan kimi tanıyorsam herkesi tek tek uyarmaya başladım.

Sonra televizyonda oturup bu yapıyla ilgili düşündüklerimi televizyonda, gazetede anlatmaya başladım. Bu iş adamları grubu içerisinde belki de 25-30 kişiyi uyarmışımdır. İleri gelenler düzeyinde tanıştığımız merhaba dediğimiz insanlardan birçoğuna bu yapının artık hizmet hareketi olmaktan çıktığını, başka bir boyuta doğru evrildiğini devletle, milletle uğraşan bir örgüt haline döndüğünü uğratmaya çalıştım. Açık açık bu kardeşlerime sesleniyorum diyerek uyarı görevinde bulundu.

"HACI BOYDAK'I 2 KERE ÇAĞIRDIM"

Ve şunları sordum;
Bir hizmet hareketi neden MİT'in TIR'ını çevirir, neden Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı'nı dinler, niye başbakanı dinler, neden bakanları, yöneticilerin gece uyurken resimlerini çeker?
Niye bunları yapar diye defalarca sordum bunlara ve birebir de çağırıp belediyede, makama çağırdım. Hacı Boydak'ı 2 kere çağırdım.

Neden ihtiyaç duydunuz?

O günlerde sanki herkes bir karar aşamasındaydı. Ya Hizmet Hareketi'ndeki bu işten razı olup gideceklerdi, hayatının sonuna kadar bu işi devam ettireceklerdi ya da arada bir perde var onu yırtacaklar devletten yana olacaklardı. Bugün biz varız belki yarın başka bir hükümet gelecek. Ben şunu da sordum hizmet hareketi denilen nesne dün 28 Şubat'ta askerlere boyun büküyordu. Okullar size kurban olsun, hepsini teslim edin diyordu.

HACI BOYDAK'A SORDUM"

Rahmetli Erbakan'a biz siyasette asla yokuz, siyasete ilişmeyiz diyordu. Şimdi nasıl oldu da birden bire, üstelikte kendilerine yabancı olan bir insana ve hükümete, hem muhalefette uğraşıyor hemde hükümeti devirmek için uğraşıyor. Bütün bunların sorularını cevaplarını biliyor musun diye Hacı Bey'e sordum. Birçoğu gözaltında, dışarıda olan insanlar var bunları da uyardım. Açık yapmadım, çağırdım uyardım. Kendisi de sağa sola söylemiş. Televizyonlarda bunu defalarca sordum ve herkesin karar vermesi gerektiğini ifade etti.

Hacı Bey'e soruların cevaplarını bilip bilmediğini sordum. O da bir düşünce istedi, şu anda müfettişler var fabrikamı inceliyorlar dedi. Bu yapıya destek olup, TUSKON'a katılınca herhalde dedim dikkat çekiyorsun dedim, iyi düşün dedim. Sadece Hacı Bey değil Kayseri'de genelinde. Gazete manşetlerini getirsem hayret edersiniz. Bir sürü başlıklar vardı Kayseri'de. Mesela bunların tabanının ibadethane, ortasının ticarethane üstünün ise ihanet halinde olduğunu çoğunu ben söyledim. 2014'ün Şubat'ın da mı ne söyledim, daha hiç kullanılmamıştı o sözler.

"HACI BEY'İN KAFASI ALLAK BULLAKTI"

Hacı Bey sizi dinlemedi ya da düşünme payı verdiniz. Ya da düşünmesini mi istediniz?

İkinci geldiğinde Hacı Bey'in kafası allak bullak, bu yapı rahat bırakmamış, gelip bir şeyler söylemişler ve kararı sanki benim anlattığım makuliyetten yana değildi. Sonrasında da aradan 2-2,5 sene geçti hiç telefonlaşmadık. Orada bir kopuş yaşadık. O yapının özelliğiyle ilgili Boydak'a birçok ortak var, her ortağı orada görmek olmaz. O ortaklardan bazıları böyle davranıyordu. Sermayede var mı, daha doğrusu işlerin büyümesi onlar sayesinde mi oldu bilemiyorum. Ama bunların hepsi şimdi inceleme safhasına girmiş. Bir taraftan emniyetin ve savcının işlem yaptığı, doğrusu bu konuda bir şey söylemem uygun olmaz, bizleri aşmış hukuka intikal etmiş durumda. Bize sadece izlemek düşer. Bu 

Kayseri'de özellikle uyardığınız Hacı Boydak ya da Memduh Boydak sosyal medyadaki paylaşımları da var ama Mustafa Boydak mesela kendisini bu yapının dışında tuttu, kandırıldım dedi ilan verdi. Orada bu konuda bir şey söyleyeceğiniz var mı?

Yani Boydak grubu içerisinde birçok ortak var. Ben bu Mustafa Bey'in bu yapıya iliştiğini zannetmiyorum. Mustafa Bey gibi düşenlerle diğerlerinin ufak tefek tartışmaların olduğunu zannediyorum. Ama bu tartışmalarda kim galip geldi, kim ne söyledi bilmemin imkanı yok. Birçokları da böyle olduğunu bilmiyorduk açıklaması yaptılar. Fakat ne kadar doğru, ne kadar samimi bilmiyorum. Toplantılardan emniyete neler intikal etti bilmediğimiz için haklarından hayırlı bir şey dilemekten başka bir şey gelmez.

"17-25'İ MİLAT KABUL ETMEK LAZIM"

Sayın Nurettin Canikli ile konuştuk. 17-25 Aralık sonrası pişman olanlarla ilgili bir söz söyledi. 'Kızıldeniz yarıldığında edilen tövbenin tesiri yoktur' dedi. 17-25 sonrası kamuoyunu takip ettiğimizde dönüşler var, bunların tamamını aynı şekilde değerlendirmek doğru mu yoksa bununla ilgili bir eylem yapılacak mı? Bank Asya'da hesabı olanlarla bu yapıya sosyal medya hesabıyla destek verenlerle ilgili görevden almalar olacak mı? Onlarla ilgili başka bir soruşturma yapılacak mı yoksa bunların tövbesi kabul olmayacak mı?

Şöyle bir tarihi baz almakta fayda var, baz almazsanız geçmişe doğru giderseniz bu yapıya merhaba diyen kimse yok gibi. Bu yapıya birçok kişi din yapısında, sevgisinden destek olmak için içinde bulundu. Ya korkusundan ya da gelecek kaygısından bu yapıya sempatik gözüktü, yanında gözüktü. Senelerce bu ilişki böyle devam etti, hepimiz biliyoruz. Ama 17-25'i bir milat kabul etmek lazım, baz kabul etmek lazım. Tehlikeli örgüt kabul edildikten sonra , devlet açıkladıktan sonra siz hala o yapının emrinde devam ediyorsanız ona bir şey diyecek yok zaten. Şimdi mesela memurların işine son verilmesiyle ilgili alınan karar şu:
Bir, Komisyon kuruluyor ve vicdani kanaat üzerine hareket ederler ama birçok delil var ve bakmak zorundalar. Deliller işte, ABD'deki FETO denilen adam gidin Bank Asya'yı kurtarın, para yatırın diye konuştu. Bundan sonra gidip siz bin lira 100 bin lira buna destek olarak para vermişseniz bu adamın emrindesinizdir.

"İSTİFA ETMEMİŞSENİZ YARDIM EDİYORSUNUZDUR"

İkincisi, bunların bir takım sendikaları var, gidip hala o sendikalardan istifa etmemişseniz, 17-25'den sonra özellikle –ki bu bazıları istifa mektubu yolluyormuş, sendika kabul etmiyormuş- bu tür ilişkilerden sonra istifa etmemiş ise yardım ediyorsunuzdur.

"BYLOCK'U KULLANMIŞSANIZ BU BİR DELİLDİR"

Üçüncüsü ise, ByLock diye bir sistem çıktı, gizli şifreli konuşmalar. Bu konuşmalarda sizde kullanmışsanız, bütün bunlar delildir. Siz o örgütün üyesinizdir. Bütün bunlar ortadayken, siz hala döndüm, orada değildim demenin hiçbir anlamı yok. Benim bir telefonum var, 23 yıldır görevdeyim, her tarafta geziyor telefon. Hiçbir şifreleme kullanmadım, ya biz memur olarak siz neden şifreli sistemden haberleşme kullanıyorsunuz. Herkesten saklı bir şeyiniz yoksa neden kullanıyorsunuz bunları, demek ki saklanacak bir şeyiniz var.

Kızıldeniz'in yarılması mı kabul edersiniz yoksa sert bir hat mı kabul edersiniz bilemem. 17-25 öncesinde gayret edenlere kimsenin bir şey dediği yok. Türkiye'nin yüzde 90'ını yoksa açık hapishanede tutmak lazım. Ama bu tarihten sonra bu yapıya yardım etmişseniz yapacak bir şey yok artık.





 

Ekleme Tarihi: 23 Ağu 2016 16:00