Nakit akışınızı doğru yönetebiliyor musunuz?
Günümüzde şirketlerinin en önem verdiği konuların başında yer alan nakit akışı yönetimi, şirketlerin sürdürlebilir performansı ile ömrünü direkt olarak etkiliyor.
Doğru planlanmış bir nakit akışı şirketler için finansal süreklilik sağlama imkânı yaratırken nakit akış yönetiminin göz ardı edilmesi ve yanlış iş modelleri şirketleri kısa zamanda iflasa sürükleyebiliyor.
Türkiye’deki pek çok şirket nakit akışını nasıl yöneteceği konusunda büyük sıkıntılar yaşıyor. Bu konuda çalışmalar yapmak finans ve muhasebenin sentezlenmesi gereken özel bir uzmanlık gerektiriyor.
Global ve ulusal firmalara finansal danışmanlık hizmeti veren Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı Fatih Kuran, “Nakit akışı konusu maalesef ülkemizdeki şirketlerin kanayan yarası durumunda. Henüz bu konuda profesyonel bir destek alma gerekliliğinin farkına varamadık. İç dinamiklerle nakit akışı konusunu çözmeye çalışmak -tabiri caizse alaylı bir refleks göstermek- şirketlere çoğu zaman katma değer sağlamamakla birlikte şirketlerin performansına da çok olumsuz etki yapıyor. Önce bu bilince sahip olmak gerekiyor” dedi.
Fatih Kuran, nakit akışı yönetimi ile ilgili dikkat edilmesi gereken hususları 3 ana başlıkta topladı:
Ayakları Yere Basan Doğru Tahminler
Nakit akışını yönetmek için öncelikle ileriye dönük tahminler yapmak gerekir. Faaliyet sürecinde yapılacak tahminler içinde her zaman en zoru satış üzerine yapılacak olanlardır. Özellikle oturmamış ve rekabetin yoğun, değişken dinamikleri olan pazarlarda satışların performansına dair tahmin yapmak zordur. Özellikle şirketler, yeni bir ürün sunma veya yeni bir proje içindeyse tahmin yapmak daha da zorlaşır. Başarılı geçmiş dönemlere ilişkin satış verileri, ileriye yönelik tahmin yapmayı kolaylaştıracaktır. Satış veya gelirlerde olduğu gibi giderlerle ilgili de tahminler yapmak gerekir. Satıştakinin tam tersi olarak rekabetin yoğun olduğu çok sayıda alternatif tedarikçinin bulunduğu ortamlarda tahmin yapmak nispeten daha kolaydır. Tedarik edilen mal dövize endeksli ise kur artışlarındaki potansiyel riskler de nakit akışında dikkate alınmalıdır. Aynı zamanda olası maliyet artışlarının satış fiyatlarına hangi nispette ve ne kadar zaman içinde yansıtılabileceği de analiz edilmelidir.
Faaliyet aşamasından sonra ise şirketlerin yatırımları ile ilgili tahminler yapması gerekir. Olası maliyet artışları ve gecikmeler bu aşamanın en kritik noktalarıdır. Yanı sıra pek çok yeni yatırım projesinde gecikmeler ve maliyet artışları yaşanmaktadır. Bu bakımdan özellikle yüklenici şirketler ile yapılacak anlaşmaların sabit maliyetli anahtar teslim olmasında fayda vardır.
Stres Testi Yapılmalı
Bu aşamada ise şirketlerin finansal edimleri ile ilgili yapması gereken anapara ve faiz ödemelerinin nakit akışına yansıması dikkate alınmalıdır. Nakit fazlası olan şirketler için mevduat ve hazine bonosu faiz gelirleri gibi ekstra finansal gelirler söz konusu olabilir.
Faaliyet, yatırım ve finansal yükümlülüklerin hepsini dikkate alarak oluşturulan tahmini şirket nakit akışı, şirketlerin önünü görmesine imkân sağlayacaktır. Nakit akış tahmini yaparken en önemli unsur, dinamik bir finansal model oluşturmak sureti ile satışların, giderlerin, faizin ve kurun farklı şekilde gerçekleşme olasılığını dikkate alan senaryolar oluşturabilmektir. Nakit akışı üzerinden stres testi yapıp olası en kötü durumlarda bile şirketin özellikle borç geri ödeme kabiliyeti ölçülmelidir.
Nakdin Doğru Kullanımı
Bütün bu analizlerden sonra şirketin ileriye yönelik nakit fazlası veya açığı olduğu tespit edilecektir. Nakit fazlası var ise atıl paranın nasıl en iyi şekilde değerlendirilebileceği düşünülmelidir. Kısa vadede farklı finansal enstrümanlarda değerlendirilebileceği gibi daha uzun vadede kaynaklar yatırım projelerine de yönlendirilebilir. Şirketler özellikle de kriz dönemlerinde nakdin şirketin can suyu olduğunu ve güvence amaçlı bir miktarının mutlaka elde tutulması gerektiğini unutmamalıdır. Tam tersi nakit açığı olan şirketler ise nakit akış analiz çalışmasını makul bir süre önce yapmışlarsa işler son raddeye gelmeden kaynak ihtiyaçlarını çok daha makul koşullarla planlama ve kullanıma hazır hale getirme imkânına sahip olurlar. Özellikle kriz dönemlerinde nakit akışı yönetimi yapmayan şirket yöneticilerinin durumu sağanak yağışta silicekleri çalışmadan 90 km ile yol almaya çalışan sürücüye benzetilebilir. Önünü göremediği için er ya da geç kaza yapılması kaçınılmazdır.