Nitrojen dolu -196 derece tanklarda dirilmeyi bekliyorlar

The Daily Telegraph’ın haberine göre 1 ay önce hayatını kaybeden JS, kansere yakalandıktan sonra dondurulma yöntemini araştırmaya başladı ancak ailesini konuyla ilgili ikna edemedi. Ancak ailesini ikna edemeyen 14 yaşındaki kız avukatlar aracılığıyla mahkemeye başvurdu.

Hastalığı sebebiyle tedavi sürecini de yarım bırakmayan ve bu yüzden duruşmalara katılamayan JS, mahkemeye yazdığı mektupta, “Ölmek istemiyorum ama öleceğimi biliyorum, daha uzun yaşamak istiyorum, bu şansa sahip olmak istiyorum…” ifadelerini kullandı.

JS’nin 17 Ekim’deki ölümünden kısa bir süre önce davaya bakan hakim, bunun özel bir durum olduğunu belirterek dosyayla ilgili ‘evet’ kararı verildiğini açıkladı. Kararın ardından hayatını kaybeden JS’nin vücudu dondurularak, ABD’deki depolama birimine gönderildi. JS, depolama birimindeki dondurulmuş insanlar arasındaki ilk İngiliz çocuk oldu.

Kararın ardından bir akrabasıyla konuşan JS’nin, “Ölüyorum ama 200 yıl içerisinde geri döneceğim. Daha uzun yaşamak istiyorum. Gelecekte kanserime çare bulacaklar ve beni uyandıracaklar” dediği öğrenildi… 1970’lerden bu yana uygulanan dondurulma işlemiyle dünya üzerinde yaklaşık 350 kişinin bekletildiği düşünülüyor…

Sadece ABD ve Rusya’da gerçekleştirilen işlem, yaklaşık 45 bin euroya mal oluyor. Kalbin durmasından 1-2 dakika sonra başlayan dondurulma işleminde vücuttaki kan, bir çeşit antifirizle değiştiriliyor. Vücut daha sonra -196 derecedeki likit nitrojen içeren tüp şeklinde bir konteynerın içerisinde muhafaza ediliyor. Tüm dünyadan yüzlerce cansız vücut, içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede, tıbbın ilerleyip kendilerini yeniden dirilteceği günü bekliyor.

Ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine eksi 50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor.

Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, eksi 196 derecede korunuyor. İnsan bedeni, önlem alınmadan dondurulursa buz kristalleri hücrelerin çevresini sarıyor ve su kaybına sebep oluyor. Gerilen hücre zarı yırtılıyor ve hücre parçalanıyor. Bunu engellemek için gliserol gibi donmayan kimyasallar kullanılıyor.

Sözlük anlamı, ‘bilinmeyen bir gelecekte çözülmek üzere dondurulmak’ olan cryonics terimi, ilk olarak 1965 yılında kullanıldı. İlk kez Neil R. Jones 30’larda yazdığı bir romanda insanların dondurulmasından söz ediyordu. Ünlü fizikçi Robert C. W. Ettinger da 1964’de yayımlanan “Olumsuzluk İhtimali” adlı kitabında insanların gelecek yıllarda canlandırılmak üzere dondurulması fikrini savunuyordu

Dünyada dondurulan ilk insan akciğer kanseri olan 73 yaşındaki Amerikalı psikolog James Bedford’dı. 1967’den beri buzlar içinde diriltileceği günü bekliyor. Bazıları için insanları, nano umut tacirliğinden başka bir şey değil.

Ancak Dr. Paul Segal’in 1992’de American Cryonics Society’nin sponsorluğunda California Oniversitesi’nde yaptığı deney iddiayı kanıtlar nitelikte. Dr. Segal beagle cinsi sevimli köpeği Miles’ı dondurup tekrar diriltmeyi başarmıştı ve bu deney dondurulmaya inanan insanlar için o günden beri büyük bir ispat olarak sayılıyor.

Miles kanı çekildikten sonra doldurularak öldürülmüş, 70 dakikalık klinik ölümün ardından kanı tekrar damarlarına enjekte edilerek oda sıcaklığına geri getirilmişti.

Üç buçuk yaşındaki köpek hayata geri döndüğünde tüm karakteristik özelliklerini olduğu gibi taşıyordu. (Fotoğraflar: Murray Ballard)

Buz içinde dirilmeyi bekliyorlar