Patron!
Patron kelimesi nedense insanlarca sevimsiz olarak algılanır. İngilizcesi BOSS olan kelime dünyada da itici bir kelime olarak kabul edilir
Patron kelimesi nedense insanlarca sevimsiz olarak algılanır. İngilizcesi BOSS olan kelime dünyada da itici bir kelime olarak kabul edilir.
Ben patron kelimesini bir iş yerinin sahibi, yatırımcı, üretici, girişimci olarak tanımlıyorum. Türkiye’de patron kelimesinin sevimsiz görünmesi nedeniyle genel olarak işveren kelimesi kullanılır.
İşveren kelimesi toplumda insanların geçimlerini sağlayan, ekmek veren şeklinde bir algı oluşturur.
Türk Dil Kurumu işvereni bir iş sözleşmesine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı işçi çalıştıran tüzel ya da gerçek kişi olarak tanımlar.
Bu yazımda eski beyaz yakalı bir işçi olarak patron sevgimi yazacağım.
Toplumda genel olarak patronların sevimsiz, sevilmeyen, itici, anlayışsız, halden anlamayan, hatta sol düşünceye sahip kişilerce sömürücü olarak algılandığı malumdur.
Patron girişimcidir. Fabrikalar, ticarethaneler kurandır. Sabah kalktığınızda ekmek aldığınız fırındır, mahallemizdeki marketlerdir.
Canınız sıkıldığında oturduğunuz kafedir. Akaryakıt aldığımız yakıt istasyonudur. Tükettiğimiz ürünlere zam gelince homurdandığımız insanlardır.
Kısaca hayatımızın her yerinde olan, ekonomik sistemin önemli, olmazsa olmaz unsurudur.
İsterseniz tüm bu patronların yerine devleti veya farklı bir yapıyı koyalım bakalım ne olacak.
En son SSCB denen uzun adı Sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği olan bir yapıda denendi . Ekonomik olarak önce çöktüler sonra yıkıldılar. Bakın burada ekonomik olarak dediğimin üstüne basıyorum.
Ey değerli tüketici üreten olmazsa tüketemezsin sakın unutma. Yakın zamanda sıvı yağ hücumu veya covid 19 salgınında yaşanan market hücumlarını unutmamalıyız . Kıtlıkların ilacı patronlardır.
Ah bu kötü patronlar yüzünden işçiler zaman zaman grev yapar. Hatta hemen aklıma gelen bilindik bir sloganı yazayım patron kalleş , işçi kardeş.
Ya şu kötü patronlar grev yapmaya karar verirlerse. Kapatsınlar tüm ticarethaneleri, üretim tesislerini , fırınları , bankaları, marketleri.
Birden bir şaşırdınız , olamaz diye düşündünüz. Neden olmasın , patronların neden grev hakkı olmasın?
Türkiye’de vergi gelirlerinin yüzde 85 ini 10 il sağlıyor . Bu illerimiz İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Mersin, Bursa, Hatay, Antalya , Adana , Tekirdağ. Dikkat edin ticarette ve sanayide en gelişmiş şehirlerimiz . Yani bu kötü patronlarla dolu olan illerimiz.
Patronlar verginin çoğunu veriyor. Bu arada çalıştırdıkları işçilerin vergisi ve sosyal güvenlik vergilerini yada ödemelerini de patronlara sayın.
Ama bütçenin çoğunluğundan , hatta neredeyse büyük kısımdan pek faydalanamıyorlar.
Sosyal güvenlik ödemeleri , kamu maaş ödemeleri , sosyal yardımlar ,savunma harcamaları, işsizlik ödemeleri , alt yapı yatırımlarından , tarımsal desteklerden azınlık olan patronların çoğunun az yada hiç faydalanmadığını görürüz.
Matematiksel yaklaşımla 1000 birim vergi veriyorlar 1 birim bütçeden faydalanıyorlar.
Toplum olarak her zor durumda patronlardan yardım bekleriz. Geniş halk kitlelerine yardım etmelerini bir görev olarak görürüz.
Fakat eğer yanlış kararlarla mevcut servetlerini kaybederlerse hata onlarındır. Hadi şu patron servetini ve işletmesini kaybetmiş yardım edelim denildiğini hiç duymadım . Hatta hatalarından dolayı çevrelerince kınanırlar.
Tanıdığım patronların yardım talepleriyle boğulduğunu görmüşümdür . Ülkemizdeki çok sayıda patronun çeşitli şekillerde yaşadıkları topluma faydalar sağladığı bilinmektedir.
Patronların yardım amaçlı kurmuş olduğu kurumsal yapıların en önemlileri olan ünlü vakıflardan bazılarını sayarsak Vehbi Koç Vakfı , Hacı Ömer Sabancı Vakfı , Eczacıbaşı Vakfı , Anadolu Vakfı , Enka Vakfı gibi.
Pek çok kamu kurumunda özellikle Okullar hastaneler sağlık ocakları insana yönelik özel tesisler huzurevleri Spor Tesislerinde küçük plaketlerle bu Tesisleri yaptıran hayırsever patronların isimlerini sıklıkla görürüz.
Bu patronların genelde ortak özellikleri vardır. Günümüz modern işletme biliminde patronların temel özellikleri olarak İleri Görüşlülük , Risk Yönetimi, İş Zekâsı ,Motivasyon , Kendine Güven , Finans Bilgisi ,Yönetim ve Liderlik Becerisi ,Planlama Yeteneğine Sahip Olma ,İyi Zaman Yönetimi Yapma ,Yaratıcı Olma ,Esnek Olabilme ,İnatçı Olma, Tuttuğunu Koparma , Cesur Olma , İkna Kabiliyetine Sahip Olma , Disiplinli olma olarak sayabiliriz.
Bak şu kötü patronlara birde fazlasıyla vasıflılar. Ama biz genelde vasıflara değil arabalarına yatlarına villaların bakarız .
Bu arada patronların servet sahibi olması genelde tüm kötülüklerin anası gözükür. Bir söz vardır çok söz yalansız, çok para haramsız olmaz diye.
Türk sinema sanatında patron tiplemesinin en büyük oyuncusu Hulusi Kentmen dir bu büyük oyuncuyu da rahmetli anıyoruz.
Hadi Kurtaralım işçileri patronlardan , tüm çalışma alanlarını robotlara veya yapay zekaya bırakalım. ohhh be artık işçi sınıfı yok.
Yaşasın sınıf kavgası denen gürültü patırtı bitti. Bu arada Karl Marx mezarında ters dönmüş olabilir.
Onun sınıf kavgası farklı bitiyordu. Benim yazımda kavgasız döğüşsüz birden bitti . Hadi geçmiş olsun .
Yazımı beğenen değerli patronlar mail adresinden IBAN numaramı alarak destek olabilirsiniz Şimdiden teşekkür ederim.