Türkiye vs Çin!
Araştırmayı ve yazmayı sevdiğim konuların en başında Çin gelmektedir. Çin demek dünyanın şuan ve gelecekteki dengelerini değiştirecek bir süper güç demektir.
Tüm dünyanın gözünü kırpmadan izlediği bir ülke. Tabiki başta ABD ve AB olmak üzere küresel ölçekte tüm politika denklemlerinde yer almak zorunluluğu var.
Rusya Ukrayna savaşında Batı’nın dikkatlice izlediği ülke Çin eğer Rusya’ya askeri yardımda bulunursa diye batı endişe içinde izliyor.
Ekonomik olarak tüm dünyada Çin ABD ekonomisini geçti , geçmek üze veya 2030 geciyor yazılarını bol bol okuyorum.
Çin yapay zekâ, kuantum bilgisayarı, uzay ulaşımı, nükleer enerji, uzay ve havacılık çalışmalarında, hipersonik füze teknolojileri, toplumların güvenlik, istihbarat, karşı istihbarat sistemleri, savaş yöntemleri üzerinde sarsıcı, hatta bozucu etkiler yapan stratejik teknolojilerde hızla öne geçmeye başladığı görülüyor.
Peki yakın gelecekteki Çin ile Türkiye denklemlerde nasıl bir araya gelecek. Kısacası ekonomi başta olmak üzere tüm ilişkilerin ana yörüngesi ne olacaktır.
Osmanlı’nın son döneminde Avrupa’nın hasta adamı olarak görülen Türkiye bence artık Batı’nın asi çocuğu olarak görülmektedir.
Ne de olsa genç cumhuriyet adı üstünde gençliğin verdiği bir asiliğe sahip. Çin’in yükselişi, Türk yetkililer tarafından çoğunlukla ekonomik ve pragmatik nedenlerden dolayı bir fırsat olarak görülüyor.
Gelelim Çin ile yaşanan en büyük politik gerilime Uygur özerk bölgesi diğer adıyla doğu Türkistan yaşayan Müslüman soydaşlarımıza yapılan baskılar olarak bilinmektedir.
Sincan Uygur özerk bölgesi Çin’in yaklaşık 6 biri kadar bir alandır. Çin’in en büyük bölgesidir.
Soy olarak yakın ama mesafe olarak uzak olan soydaşlarımız konusunda politikamızı 25 Mart 2021’de Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Türkiye ziyaretinin ardından, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada bölgede yaşanan hak ihlallerinden bahsedilirken, Uygur Türklerine ilişkin hassasiyetimiz ve düşüncelerimiz iletilmiştir şeklindeki açıklamada gösterilmektedir. Çin için Türkiye Balkanlar ve Avrupa’ya bir çıkış kapısı, Orta Doğu ve Orta Asya’da iyi bir ekonomik ortaktır.
Türkiye ise Çin’i siyasi, ekonomik ve güvenlik ile ilgili alanlarda karşılıklı ilişkilerin güçlendirilmesi gereken bir partner olarak görmektedir.
Türkiye Asya ülkeleri ile ilişkilerini geliştirme konusunda da Çin’in işbirliğine özel bir önem atfetmektedir.
Bu bağlamda Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütüne büyük bir önem vermektedir.
Nitekim Çin, Rusya ve diğer üye ülkelerin desteğiyle Türkiye 6-7 Haziran 2012 tarihlerinde Pekin’de düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları Zirvesi’nde oybirliğiyle diyalog ortaklığına kabul edilmiştir.
26 Nisan 2013 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’ne Şanghay İşbirliği Örgütünün Diyalog Ortağı Statüsü Tanınmasına İlişkin Muhtıra imzalanmıştır.
Bu sayede Türkiye, uluslararası ticaretten güvenlik işbirliğine kadar pek çok alanda ilişkilerini daha iyi bir noktaya taşıyabileceğini düşünmekte ve ASEAN gibi uluslararası örgütlerle ilişkilerini yoğunlaştırmayı amaçlamaktadır.
İlişkilerdeki en önemli sorun dış ticaretteki makasın Çin lehine gittikçe açılmasıdır. Bu durum ekonomik ve ticari ilişkilerin hükûmetler düzeyinde mercek altına alınması sonucunu doğurmuştur.
Türk dış ticaretindeki makasın giderek Çin lehine açılması söz konusudur.
Ülkemizin Çin’e başlıca ihraç ürünleri Mermer ve traverten, diğer kıymetli metal cevherleri ve konsantreleri, kurşun, krom, bakır, demir, çinko, tabii borat cevherleri, bor oksitleri ve borik asitlerdir.
Peki başlıca ithal ürünlerimiz nelerdir, derseniz hücresel/diğer kablosuz ağlar için telefonlar, otomatik bilgi işlem makinaları ve üniteleri, ses-görüntü ve diğer bilgileri almaya, çevirmeye ve vermeye yarayan araçlar, kompresör, konvertörler.
Görüldüğü üzere biz ham madde satıyoruz Çinliler katma değeri yüksek ürünler satıyorlar Çinli akıllı telefon üretici şirketleri Xiaomi, Oppo ve Vivo gibi firmalar Türkiye’ye yatırım yapıyor.
Dünyanın en büyük 3’üncü telefon üreticisi Xiaomi, mart ayında İstanbul’da açılışını yaptığı fabrika ile Türkiye’de telefon üretimine başladı.
Türkiye’ye 30 milyon dolarlık yatırım yapan şirket, dünyada üretim yaptığı 4’üncü ülke olarak Türkiye’yi seçti. Şirket, söz konusu yatırımıyla yaklaşık 2 bin kişiye istihdam sağlayacak.
Türkiye, Kıbrıs başta olmak üzere diğer uluslararası sorunlarda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Çin’in desteğini almaya çalışmıştır.
Geçmişe göre Çin, Kıbrıs da dahil Türkiye’nin hassasiyet duyduğu konularda daha duyarlı bir tavır almaya çalıştığı, izleyen dönemde Türkiye’nin uluslararası platformlarda artan etkisine paralel olarak Birleşmiş Milletler, G20, ASEAN ve Şanghay İşbirliği Örgütü gibi örgütler bünyesinde iki ülke arasında siyasi, ekonomik, kültürel ve güvenlikle ilgili alanlarda işbirliği imkânı zeminini daha da güçlendirilebileceği ileri sürülmektedir.
Her iki ülke kritik öneme sahip uzun vadeli çıkarların sürdürülebilirliği açısından etkili bir stratejik işbirliği geliştirmektedir.
Çin’in uzak doğuda olması nedeniyle orta doğuda istikrarlı bir ticari ortağa ihtiyaç duyduğu kesindir.
Türkiye bu konuda oldukça önde bir adaydır ama tek aday değildir. Sonuçta Mısır’ında Çin ile ilişkileri yüksektir.
Fakat kesin olan jeostratejik konumu nedeniyle Türkiye oldukça avantajlı bir konumdadır.
Kuşak yol projesiyle cazip bir ülke olan Türkiye de yaklaşık 2000 Çinli öğrencinin okuduğunu biliyor musunuz. Ayrıca Çin’de 10 üniversitenin Türk dili edebiyatı bölümü vardır.
Çin’de Türk dili okuyan öğrenciler, yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınıyla mücadelede Instagram hesabından Türkiye’ye başarı diledi.
Çinli gençlerin Instagram üzerinde paylaştığı mesajda Çin ve Türkiye geleceğini oldukça net görüyoruz.
“Birlikte daha güçlüyüz, birlikte sesimiz daha yüksek ve birlikte başaracağız.”