Türkler Arap düşmanı mı veya hayran olmak için sebep var mı?
Coğrafi, kültürel ve dini yakınlıkların gölgesinde savaşlar, işbirlikleri, hayranlık ve öfkeyle dolu Türk ve Arap ilişkilerine bir de böyle bakalım..
Bulunduğumuz konum itibariyle özellikle Arap dünyası ile hem coğrafi hem kültürel hem de din anlamında etkileşim içerisindeyiz. Aynı kültürü veya aynı dini paylaştığımızı söylemek güç. Ne onlar bizleri ne de biz onları İslami yaşama uygun olarak görüyoruz.
Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir devlet olması dolayısıyla onlar bizi sapkın olarak niteliyor. Bizlerin de onları çok sevdiği söylenemez ya da İslam’a uygun yaşadıklarını kabulde değiliz.
Tarihte birçok olayda da “ihanetlerini” tecrübe etmiş bir milletiz. Göktürk Savaşı’nda Sasani Ordusu’nda yer almaları, Talas Savaşı’ndaki ihanetleri, Haçlı Seferleri’nde savaşmadan teslim olmaları ile Haçlı belgelerine giren Arap-Fatimi ihaneti... Osmanlı dönemindeki yaptıklarını ve Vahabilik ile birlikte yapılanlar, Birinci Dünya Savaşı’nda Lawrence gibi ajanların tesirinde kalarak Osmanlı’ya ihanetleri gibi tarihsel nedenler yer almaktadır.
Vahşetleri sadece bizlere değil günümüzde Yemen’de acımasızca bombaladıkları çocuklarda, Kaşıkçı Cinayeti gibi bireysel hadiselerde kendini göstermeye devam ediyor. Bugün Gazze’de 10 binlerce Müslüman yaşamını yitirirken onları bombalayan uçakların yakıtını da onlar temin ediyor. Elbette tarihsel olaylar, devlet ilişkileri, devlet politikaları işin farklı bir boyutunu ortaya koyuyor. Yine de buna rağmen bugün diplomasi alanındaki gayretler, Ortadoğu’da çıkacak yangının her ülkeye sıçrayabileceği ihtimalini önlemeyi amaçlıyor. Bunu yakın süreçte DEAŞ gibi yapılarda tecrübe ettik etmeye de devam ediyoruz.
Türkiye’de muhafazakar iktidarlar döneminde petrol ve finansman ve de Hac ibadeti nedeniyle Arap Dünyası’na hayranlık artıyor. Bu iktidarlar döneminde Arap savunuculuğu zirveye çıkabiliyor. Hatta Peygamber’in Arap olduğunu öne sürüp ırkçılık temelinde savunanlar bile var. Oysa Hz Peygamber “ırkçılık yapan bizden değildir”diyor.
Bütün anlatılanlar ışığında İslam Dini’nin kitabı Kur’an-ı Kerim’in önerdiği prensip “Bir Kavme Olan Kininiz, Sizi Adaletsizliğe Sevk Etmesin!” {Maide-8} ayetiyle bizi uyarıyor.
Yakın tarihimizde özellikle ekonomik kriz dönemlerinde petrol ve finansman uğruna toprak da dahil olmak üzere çok sayıda taviz verdiğimiz dönemler yaşadık yaşamaya da devam ediyoruz. Bizdeki bu sözde “Arap hayranlığı” devam ederken bir taraftan da kültürel benzeşme (yozlaşma) merakı da artıyor. Hayranlıklarımız kadar öfkelerimiz de bizlere eşlik ediyor.
Özellikle Arap hayranlığına karşı çıkanların, Arap düşmanı olanların türlü gerekçeleri olabilir. Fakat bu konuda da rehber inananlar için yol gösterici kitap Kur’an’dır. Elbette bize Arap’lardan nefret edin, düşman olun demiyor fakat bizi de uyarıyor.
Bakın bu uyarıyı merhum Yaşar Nuri Öztürk (mekanı cennet olsun) 1991 yılında yazdığı İslami Kavramlar Ansiklopedisi’nde nasıl aktarıyor:
Araplarla ilgili olarak sadece Tevbe Suresi’nin 99. Ayetinde “onlardan bazılarının Allah’a ve ahiret gününe iman ettiklerini belirtiyor ”
Diğer taraftan Kur’an’da tam 10 yerde Araplarla ilgili şu olumsuz tespitlere dikkat çekiyor:
1- Savaştan kaçmak için özür ileri sürmek (Tevbe 90) 2- Küfür ve nifakta (bölüp parçalama) şiddet 3- Allah’ın koyduğu sınırları ve hükümleri tanımamakta öncelik 4- Allah yolunda harcananı kayıp saymak 5- Müminlerin başına felaket ve zorluk gelmesini beklemek (Tevbe 97-98) 6- İki yüzlülükte Peygamberi kandırmak (Tevbe 101) 7- Hz Resul’üm emrine karşı çıkıp savaştan geri kalmaya yeltenmek (Tevbe 120) 8- Samimiyetle inanmadığı şeyleri dil ile söylemek ve savaştan kaçmak (Feth 11-16) 9- İman etmedikleri halde “iman ettik” demek 10- Gerçek imanın onların “kalplerine asla giremeyeceği” ancak “Müslüman olduk ”demekle yetinmeleri gerektiği (Hucurat 14)
Hadislerden de örnek veren Öztürk, fitnenin Araplar içinden çıkacağına dikkat çekiliyor.
Uzun lafın kısası bizlerin toplum olarak herhangi bir millete kinimiz söz konusu değil ve adaletten de taviz verecek değiliz. Fakat hayranlık duyacak bir Arap medeniyetinden de bahsedemeyiz. Bir medeniyete parası yüzünden hayranlık yalnız ve yalnız kapitalizmin dayattığı bir yaklaşımıdır. Öte yandan inananlar için rehber olan kutsal kitabımızın uyarılarını görmezden gelemeyiz.
Selamet ve barış dini olan İslam’a inananlar olarak bu coğrafyada Arap düşmanı elbette değiliz. Fakat bu hayranlık veya minnet duymamız gerektiği anlamına da gelmez.
Bugün yaşadığımız Arap hayranlığın ardında kapitalizme iman eden iktidarların ekonomik acziyetleri ve lüks ve şatafata düşkün şekilcilikleri var. İşte bu yüzden toplum olarak toplumun hafızasında Araplara mesafeliyiz. Çünkü bugün bile Cahiliye Dönemi adetlerini yücelten bir Arap dünyası var.